ISSIZ VALS
Kan dolaşımının asi haykırışlarında,
Solgun yüzlerde, gözbebeklerindeki tarifsiz sancıda, Sahibinden satılık duyguların izdüşümünde yaşandı aşk. Issız bir vals adımlarında yankılanan, Her topuk darbesinde yerinden sıçrar ruhum, Körebe oynar aklım kalbimle. Sensizliğin uçurumunda bekler ümitlerim, Tükendi son gözyaşım ıssız valsin pençesinde, Gölgene saklanma sakın uçurumlarda unuttuğun kalbi hatırla. Bir sigara dumanının kokusunda bıraktım izimi, Yalnız sen gör diye bitimsiz serzenişlerimi, Bir çığ geldi, kardelen misali düşlerim karın altında kaldı. İzlencenin son anı yansıdı perdeye, Uçurum, derin uçurum gözlerinde Uçurumlar sığar mıydı, gözlerime? Yankılanan bir nida sesim Sana çarpıp geri dönüyor, Sana hiç ama hiç dokunmuyor. Bilmediğim bir yerlerde yosun tuttu ümitlerim, Bana sadece biz iz bırakmak isteyen gözlerin öylesine derin, Aklımın ağlarında, tozlu sayfalarında gizli. Sonsuz huzur, sonsuz derin uçurum, Sensizliğe açılan her pencere, Bana ve uçamaya uzanıyor. Uçurumlar bana gelemez, Ben uçurumlara sığmam, Gölgemi sana bıraktım, ben gidiyorum. Issız bir valsti kalp vuruşlarım, Her topuk darbesinde, geldiğini sanır açardım gönlümü, Issızlığına gömül, ben gidiyorum. Uçurumlar uçurdu ruhumu, Özgürlüğün sesini duyuyorum, Gölgemi sana bırakıyorum, ben gidiyorum. Zavallı gölgem seni, zalimlere bırakıp, Yağmurların ıslattığı, Güneş’in yaktığı Bir diyara gidiyorum. Gölgemi sana bıraktım, ben yalnızlığıma gidiyorum. |