Tağut ve Çiçek
Kuru yapraklar arasından
Mavi yapraklarıyla el sallayan çiçek: Selam sana... Tertemiz bir eğiliş ki duruşunda Yansır ben içeri; Şükürler olsun ki varım. Yanı başında kıvrık kıvrık Kuru bir sürü yaprak. Gör bunları küçük çiçek Eğil ve kokla Bir zaman sonra Sen ve ben Düşüceğiz toprağa... Korkma, Senin cüssen kadar yükün Bir mevsimlik can Belkide ondan da yakın. Peki insan olan neyi yüklenir Nedir ağır olan yükü. Bunca yaratılan içinde Ona bu kadar ağır olan neydi. Kainat insanlık için var. İnsan Allah’ı bilmek için yaratılan. Allah’ı bilmek nedir? Bunu bilir misin? Bilirsin tabi; Boynun ondan eğri, İsyansız bir itaat içindesin. Tüm evren gibi sen Her şeyi bilen Hüküm sahibine İtaat edensin. Düşündüm, Kim karşı gelebilir bu düzene Kimin haddi bu. Süphesiz haşa Hiçkimsenin haddi değil. Firavunlara bak, Koca piramitlerinin her taşını Kendilerimi yaptılar, Suyu, havayı kullanmadılar mı? Firavun asıl görevinden alıkoyan neydi? Bir çiçeğin bildiğini bilemedi. Evet, çiçeğin başka yolu yoktu, Öyle diyeceksin. Ya Firavunun bir çiçekten farkı ne? Kaç mevsim yaşar? Yoktan var eden Rabbi değil mi? Gördün mü her yaşamın sonu var. Bir çiçek gibi o da öldü, Uzun yada kısa bir ömür sürdü. Ölüm dönüş Hakka. Tağut Bildi Hakkı, Fakat yalan söyledi Bildi ve isyan etti En büyük yalandı, Bilebile inkarı. Şirk karanlıkla eşmiş Karanlığa çağırır şeytan Çünkü, Aydın olan tevhit Her şeydi birlik olmak Çiçekte, Krallık sahibi olan firavunda İkisi de bilmeli bir olan Allah’ı. Sözün özü ey çiçek bildim Sen ve ben Söyleyelim Allah’tan başka ilah yok Muhammed O’nun Kulu ve Resulüdür. (Nisan 2010 İstanbul) |