SÖYLEMEK İSTEDİKLERİM
Eski zamanlarda
çoşkular geçerdi içimden. vadiye dolmuş kar tipisi gibi, şiddetli. Önüne ne varsa alıp götürürdü. direneni. dinlemezdi. Şimdiki zamanda ise, bir rüzgar esti. Yüreğimi aldı sana getirdi. Direnmedim. Adına aşk koyduk, biliyorduk ki, direneni dinlemezdi. ---------------------------------------------------------- Tanıdık bir sesti duyduğum. içten içe çağlıyordu, derin berrak bir nehir gibi. sanki geçmişten güzel şarkılar söylüyordu. ve gün batımında, renkli gölgeler dans ediyordu. ----------------------------------------------------------------------- Gün boyu, Bir akarsu düşünür arsız bedenim. Yanmış ya güneş altında, yetmez duş altındaki serinlik onu kandırmaya. illa ellerini ister, deli bir şelale arsızlığında. Duracak ya düz duvar gibi serinliğin akarken, bacaklarımın arasında. ------------------------------------------------------------------------------------- Kanatlarını iki yana açmış, mavi bir bulut gibi süzülerek gelmeliyim sana. Sen salkım salkım bir akasya ağacının altında, gülümseyerek bakmalısın bana. --------------------------------------------------------------------------------- Uzakta dağları sis kaplamış yalnızlıklarını tülden bir perde örtmüş. Geçmiş zamanlarda beni örttüğü gibi. Oysa şimdi, bu sabah. Güneş vuruyor yüzüme, ve dağların hüzünlü yalnızlığını, aralar gibi giriyor içime. Gülümsüyorum içimin penceresinden, Beni sevindiren güneşe. ------------------------------------------------------- Gökyüzüne kocaman bir ay çaktım. Sonra yerini beğenmedim. Değiştirdim. Kocaman bir boşluk kaldı gökyüzünde. O boşluk yüreğimdi. Gelip doldurdun. Ben sana ne diyeyim. --------------------------------------------------------------------------- Geceler seni ayıramaz benden. Ben seni yüreğime sermişim. Serin bir eylül gecesinde, sıcak bir şal gibi. ----------------------------------------------- Düş gibi kollarımda sallanıyordun az önce. Şimdi teninin kokusundan başka hiç bir şey gerçek değil tenimde. Kalkıp penceremi açtım. Sonra şehrin ışıklarını serpiştirdim her yere Şimdi tüm şehir sen kokuyor. Sensizlikte. ---------------------------------------------------------------- Bu gün Mavi bir derinlikte kaybettim. Arayıp da zor bulduğum serinliğini. Artık sen kıyıda yanar durursun. Çakıl taşları gibi. Serinliğin serinlemekte içimde. Maviden sevgili. --------------------------------------------------------------- Gece kanatlarını iyice gersede, yıldızların ışıltısı, ayın mahmurluğu, ulaşır bize. --------------------------------------------------- Bir üzüm tanesi, yorgun damaklarımı, kışkırtmak isterken, geceye arsızca gülümseyen dolunay çıktı karşıma. Baştan çıkarırcasına, usulca soydu, karanlık dallar arasında, utanarak gizlenen, masum elmayı. Oysa günahkar olan elma değil miydi. Bu gece öğrendim. Baştan çıkaran dolunaydı. Tıpkı beni baştan çıkaran sen gibi. ---------------------------------------------------------- Bu gün yine yüzüne baktım. Sonra ellerine. Ve yağmur usul usul yıkarken yüzümü, seni düşündüm. İnce parmaklarını. Yüzümden inen yağmur gibi. yüzüme şevkatlice değişini, gülümsedim. Sonra sen uzak bir şehirdeydin, sesin ince bir sis gibi çökmüştü dağlara, zamanlardan akşamdı, ve ben bir çay molasında oturup kalmıştım dağlara karşı. Sesin öyle yorgundu ki, ince bir sızı gibi, dağlar geçti yüreğimden gördün mü. ş.göksoy. |