Geceni Gündüz, Gündüzünü Gece Etme !
Yapay sevgilerin döşeğinde debeleniyorum,
Bedenimin yorgunluğu geçmiyor tam aksine artıkça artıyor. Dostun dostunu sattığını görüyor şaşırıp kalıyorum. İnsanlığın çölünde bineğini kaybetmiş seyyah misali, Kolum kanatım düşüyor yanıma. Keşke insanlar eskisi gibi kıt kanaat geçinseydiler de, Bu kadar yapaylık içinde olmasaydılar ! Keşke insanlar bu kadar nimetler içinde boğulmasaydı da Yeter ki, görüş ve düşüncelerinde samimi olsaydılar! Olumsuzluklar niye bu kadar almış başını gidiyor? Yapay kabzalı hançerlerle benim ben diyen babayiğitler, Binbir siyasi oyunlarla haince ve sinsice vuruluyor. Vicdansızlık, hainlik, gaddarlık, acımasızlık bu kadar da olmaz ki, Can gibi can taşıyan yürekler bu kadar kolay harcanmaz ki, Menfaatler insanı bu kadar zalim yapabiliyormuş meğer Yeni anladım. Ve birkaç yaş birden yaşlandım, Çünkü daha önceleri bunları ne görmüş ne de tasavvur etmiştim. Duyuyordum ama inanmıyordum. Hatta daha doğrusu inanmak istemiyordum, Çünkü okuduğum kitapların hiç birinin ana fikrinde bunlar yoktu. İnsan, fedakarlık abidesi olmalı değil mi? İnsan, arkadaşının sıkıntı ve tasalarını paylaşmalı değil mi? İnsan, arkadaşının namusuna kendi namusu gibi bakmalı değil mi? Yazmam gereken daha birçok “değil miler" var Reyhanları, Muhammedi gülleri yetiştirmek varken, Dikenlerle hemhal olmak kimi mutlu eder Helal çalışan, namuslu, şerefli, insanların ayağını kaydırmak, Niye bu kadar yaygın ve revaçta? Oysa o insanlar mutlulukların sigortası değil mi? Oysa o insanların yüzü suyu hürmetine değil mi ki, Yüce Allahın başımıza taş yağdırmayışı, Sofralarımızda halen bereketin olması. İki elin parmak sayısı kadar da olsa parayla satın alınmayacak Çok kıymetli değerler halen kör topal olsa da yaşanmak ta yaşatılmak da Onlar da olmasaydı benim ben diyenlerin hali ahvali nice olurdu? Kelli felli adam görüntüsünde olanlar, bunları düşünmeyi niye akıl etmiyorlar? Okumak bu mu? Bilim adamı olmak bu mu? Oysa insan dediğin insan, yaradana her halukarda şükretmesi gerekmez mi? İnsan dediğin, ihtiyacı olanın ihtiyacını bir şekilde gidermez mi? Kemal yaşta olmama rağmen hala anlayamadığım bir sürü dalavereler var İnsan en kıymetli mahluk değil mi? Bu kainattaki her güzellik insan için yaradılmamış mı? Her şey onun emrine musahhar edilmemiş mi? Yere göğe sığmayan yüce Allah, insanın gönlüne sığdığını bildikleri halde, Niçin yaradanı o gönülde misafir edip de şereflenmiyorlar? Demek ki,insan deve kuşu misali başını kuma gömmüş bunları görmek istemiyor Kendilerini niye kandırıyorlar? Yalandan yaptıkları roller er veya geç bir gün son bulmayacak mı? Kutsal değerler bile çiğneniyor Oysa ceylan misali gözleri var niye görmüyorlar? Üç maymunu oynamak niye bu kadar ilgi alaka görüyor? Maymun bir hayvan olduğu halde onlar kadar rol yapmıyor, Hatta maymunlar konuşabilseydiler, Onların bu yaptıklarından çok şikayetçi olduklarını itiraf edecek, Ve yazıklar olsun diyeceklerdi. Ey insan, Aklını başına al! Geceni gündüz, gündüzünü gece etme’ Acı kendine ! Kabirdeki halini ahvalini tasavvur et! Cennetliklerden olabilecek iken cehennemliklerden olma! Yazık etme kendine ve sevdiklerine! Bu üç günlük fani dünya bir filmdir bir gün bitecek, Nedametler karın doyurmaz, unutma ! Güle sevdalı bülbüller varken, Muhammedi gül bahçelerine baykuşları tünetme Ben senin cehennem narında yanmanı istemeyenlerdenim. Zira bu emanet nazik beden vallahi de, billahi de, tallahi de, o nara dayanmaz Ben yaradandan ötürü seni seviyorum. Rahmani yollara baş koymanı istiyorum, Zira çok kazançlı olacaksın. Yemin ediyorum....... 18/Aralık/2009 |