Kalbi Kırık CamKalbi Kırık Cam Bir oda Sol penceresine yerleşmiş kalbi kırık bir cam Ardında Kumru kanadının seyyahı kızıl bir akşam Bir adam Tek ayağı kısa sandalyesinde uzayıp kısalan bir bacak Gözlerinde buğu Ha ağladı ha ağlayacak Bir çerçeve Boyaların harmanlanıp başaklaştığı bir güz Hangi fırçadan çıkmış meçhulün kucağında Uzaklara bakan uzun kirpikli bir çift göz Gittikçe sesleri yutan bir sokak Gelenlerin gidenleri yendiği ayak izleri kulaklara hükmeder Ve adam Gözleri kapıda Hiç dönmeyecek birini bekler Bir avuç Mevsimi kış Çizgileri uzunlu kısalı Yüzü gibi kırış kırış Düşünceler bulanıktır somutluktan uzak Yürek sesini takip eder hayalinin Sol kulağı dikleşir Uzağın mıdır kendinin mi Soru ikileşir Bir nefes Son olsun der artık, almak almamaktan beter Sandalye sağlam ayağının üzerindedir Gelir gider Akşam, Yine dün gibi akşam Ve yine o adam Önünde Hâlâ kalbi kırık bir cam. |