anımsıyormusun eski günleri?
dalıyormusun uzaklara bensiz derinliklere?
ben dalıyorum düşünüp bir ah çekiyorum
sensizliğe ve sensiz geçen şu ömrüme

hani gülhaneden sarayburnuna inmiştik
denizin kayaları dövdüğü gemilerin ahenkle
denizin üstünde dans ettiği alikarnas teknesinin geçtiği
keşke bu benim olsaydı değişini hüzün dolu bakışın

martılara simit atmak için koşarak yetiştiğimiz
kadıköy iskelesindeki orhan gazi gemisini
üzerimizde yüzlerce martının senin elinden gelen
simitleri afiyetle yemeleri,simit bittiğinde sanki sana
teşekkür edercesine bir bağrışma,ve hoşçakal değişleri

eminönüne döndüğümüzde temel reis teknesinden
yarım ekmek balık ve bol bol soğan alıp geçen
gemileri izleyerek yediğimiz,ekmek kırıntılarını balıklara
attığın,sevgini ekmeğini paylaştığın denizin teşekkür ettiği
sen...

balkonlarımızdan gece bir birimize daldığımız
yıldızların bizi seyrettiği gök yüzündeki ay’ın gülüşü
bozaaaaaaaaaaa bozaaaaaaaaaaaaaa diye bir bağırış
ikimizinde yerinden sıçradığı
ve bir tebessüm:)))

Pierre loti’de kıpkırmızı dumanları çıkan bir çay
harika deyip yanağıma bir öpücük kondurduğun
ve seni seviyorum aşkım değişini .

ah aşk yüklü istanbulum,
hazarfen ahmet çelebi gibi galata kulesinden uçmak
isterdim sana!
kadıköy,üsküdar,eminönü,karaköy,sarayburnu,
sultan ahmet,ayasofya,Pierre loti,gülhane,yenikapı,
boğazköprüsü,dolmabahçe sarayı,topkapı sarayı,
binbirdirek sardıcı,rumeli hisarı,kapalı çarşı,

boğazda süzülüp sana gelmek isterdim
kanatlarımı sadece senin için çırpmak
sadece sana süzülmek isterdim.

beraber diktiğimiz o ağaca konmak
seni ölünceye kadar beklemek isterdim
şuan’da oradayım ağacın altında
seni bekliyorum aşkım,
istanbulun deniz kokan esintisinde...


Suat DEMİRBAŞA