Öylesine bir aşk bu Akşamleyin evine ekmek götüren bir adamla Akşama kadar evini temizleyen bir kadının arasında
Adam sayısız hayalini bir çekmecede saklıyor Kadının evinden başka düşündüğü yok zaten Kocası geç kalınca bütün sinirleri oynuyor Tel örgülerden çalınmış bir güle bile razı oluyor
Kadın uzaklara bakıp acaba diyor kendi kendine Başka türlü mü olurdu hayat başka türlü deneseydim Sonra anlamsız telaşlara kapılıyor birden Hayallerinde bile uzaklara gidemezken
Adamın içi sıkılıyor az geç kalsa eve Büyük büyük konuşmalara tahammül edemiyor Biraz gecikecek olsa yalnızlık çöküyor içine Karısı etrafında olmayınca rahat edemiyor
Öylesine bir aşk bu Küçük bir apartman dairesinde Her akşam bir bebeğimiz olsun diye dua ediyor
öylesine bir aşk bu Merhamet dolu bir eş çalışkan bir koca Birlikte zamanı eğiriyor
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
öylesine bir aşk şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
öylesine bir aşk şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
aklıma direkt bu şiir geldi; AŞIKLAR ÖLMEZ Ya rab bu ne derttir derman bulunmaz Benim garip gönlüm aşktan usanmaz Aşık ki cana kaldı aşık olmaz Canın terketmeyen, ma'şukun bulmaz *** *** Aşk pazarıdır bu canlar satılır Satarım canımı kimseler almaz Aşık, bir kişidir, Bu dünya malın Ahiret korkusun bir pula saymaz *** *** Bu dünya ol ahiretten içeri Aşıkın yeri var kimseler bilmez Yunus öldü diye sela verirler Ölen hayvan imiş, AŞIKLAR ÖLMEZ
Ölen hayvandır aşıklar ölmez derken de zaten Yunus kendini “ Ete kemiğe büründüm, Yunus diye göründüm” diye tanımlıyor. bu yüzden Derler ya; aşk adamı vurur,döner döner vurur.. vuruldukça dönersin,döndükçe vurulursun,aşıklar ölmez,ölen hayvandır,aşıklar asla ölmez
Sevginin bir başka belirtisi ise meydana getirdiği fizyolojik değişmelerdir. Aslında bu fizyolojik değişmeler sevginin varlığı konusunda en temel göstergelerdir. Bunların farkedilmesi sevginin fark edilmesinden, tanılanmasından başka bir anlama gelmez. Nitekim İbni Sina'nın bu fizyolojik hareketleri saptayarak Horasan yöresindeki bir gencin kara sevdasını tanıladığı bilinmektedir. Ünlü hekim bu tanılamadan sonra hastanın iyileşmesi için sevdiği kızla evlenmesi gerektiğini öğütlemiştir
AŞK denildiğinde daha çok Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin, İnanna ile Dumuzi, Romeo ile Juliet gibi kişilerin birbirlerine kavuşma çabaları anlatılmak istenmektedir. Bu yaklaşımın nedeni belki de halk deyişleri arasında "Kavuşamayınca aşk olur" gibi ünlü bir sözün bulunmasıdır. Ne var ki, bu yaklaşım çok hoş görünmekle birlikte doğruya yaklaşmamaktadır. Aslında kavuşamayınca aşk olmamaktadır, çünkü birbirlerini seven kişilerin geçmişlerinde bakışmayla sınırlı kalsa da en az bir kez kavuşma vardır. Bu da demektir ki, sevinin başlama anı aslında bir çeşit kavuşma anıdır. Bu kavuşmanın şu ya da bu nedenle bir ayrılığa dönüşmesi ise sevgiyi acılı bir duruma getirir ve onun toplumsal bir ilgi konusu olmasını sağlar. Dolayısıyla bir topluluğun bir sevgiyi fark edebilmesi için onun bu acılı aşamaya varması gerekir. Ancak bir noktayı belirtmek gerekir ki, topluluğun bir seviyi fark etmesini sağlayan acılı ayrılık sona erip de bakışmanın ötesindeki kavuşma yaşantısı gerçekleşince sevinin sona ermesi gerekmez (Kavuşamayınca aşk olur sözü aşkı değil, aşkın toplulukça fakedilmesini anlatan bir söz olarak değerlendirilebilir).
çok abarttım sanırım,öylesine bir aşk da,ölesiye aşka geldim sanırım...