DOKSAN BİN KERRE ŞEHİT OLMUŞUMYıl bin dokuz yüz ondört, bütün dünya birbirine girmiş, ölümüne, Dokuz yerinden sarıldık vatan toprağına, vermeyeceğiz böyle biline… Doğudan Ruslar saldırdı içerden Ermeniler yıkmak için milleti, Enver Paşa hareketlendi bir büyük ordu ile defetmek için bu illeti… Lakin ağır bir kış var, soğuk bıçak gibi, ayrı bir düşman olmuş, Yollar iz bilmez, yol vermez, dolmuş kar ile, dere tepe düz olmuş… Ölüme sefer var dedi kumandan, emredersin dediler hep bir ağızdan, Tek yürek oldu, tek ses çıktı, esmer, sarışın, kumral ve dahi yağızdan... Savaş büyük, vatan tehlikede, hedef büyük, vatanı korumak gerek, Doksan bin asker yürüdü, ölürsem şehit kalırsam gazi diyerek… Allahuekber Dağları; adı gibi büyük,adı gibi heybetli mi heybetli, Ne fark eder ki MEHMETÇİKLERE, hepside birbirinden gayretli… Ama soğuk, soğuk bile üşüyor, nefesler buz tutmuş, eksi yirmi derece, Olsun, bu dağlar aşılacak düşman basılacak, harekat var bu gece… Parka yok, kıyafet yazlık,ayakta çarıklar eski mi eski,silahlar elde yük, Düşmana gider iken düşman oldu karlar düştü askerin üzerine yük yük… Aşıldı dağlar, aşıldı da, aşanlar pek azdı, doksan bin eksiğiyle aştılar, Baharda bulundular kıvrılmış yatarlarken buz tutmuşlardı adeta taştılar… Onlar şehit oldu, bu toprak onları bağrına bastı, adeta kucakladı, Bir daha düşman göstermemek için hepsini de sardı sarmaladı sakladı… Her Aralık ayında birden üşümeye başlarım kanım donar buz tutar, Bilirim ki bu vatanın her karış toprağında binlerce şehit yatar… İçim vatan aşkıyla alev alev yanarken bilemedim, donmuşum; Sadece, sadece SARIKAMIŞ’ta doksan bin kerre şehit olmuşum… |