ŞAFAK ŞİİRİ
(Çanakkale şehitlerine ithaf olunur.)
Eriyor ön siperde Bölük bölük, tabur tabur Mehmetçik Selam duruyorlar nur yüzlü meleklere Ve hepsi Cennetlik!.. Saf tutmuş geliyorlar şahitler alayına Manga manga, takım takım giriyorlar mahşer içtimasına Devraldı bugün Azrail Onda “emir komuta!” İzmarit değil bugün Düşman temizliği mıntıka!.. Ne ruhlar uçuyor beden kafesinden Bomba sağanağı altında! “Sağa dön!” Vurulmuş Mehmetçik… “Sola dön!” Uzanmış Mehmetçik… “Geriye dön!” Hep gülistan çiçeklik… “İleri marş!” İstikamet şehitlik!.. Farkı yok şu mahşerde Teğmenin erden “Şahadet yıldızı takmaktır” Bugün en büyük rütben! Dağılıyor piyade süngüsünün ucunda Düşman mevzileri Alev yumağı olmuş yağıyor Topçu batarya mermileri Korksaydı ölümden, Titreseydi Azrail’in davetinden Koşmazdı Mehmet’im Ecel rahmetinin sağanağında! Korksaydı yağmurdan, yıldırımdan Yürümezdi bulutların altında! Çıkmaktan çekinirken Medeniyet ordusu (!) sığınağından, Evladı sırtında Bir ninem geçer memleket dağlarından. Tasası tansiyon şeker, kalp değil; Derdi dere suyuyla buğday aşı vurmak değil; Sırtındaki çıplak torncuğu, Tuna’da mahsur civanı değil; Kurbanlık gönderdiği Çanakkale, Yemen, Kafkas fedaisi Hasan, Hüseyin, Murat’ı değil! Muradı vatan! Tasası millet! Derdi hürriyet! Der ki: “Kovulsun gayrı başımdaki şu zillet!” Mor cepkeniyle efem gelir Er-şer meydanlarına Elinde martini, belinde çakıralmaz… Parmakları gibidir bir elin, uğruna toprağın Aydınlı Efe, Erzurumlu Dadaş ve Karadenizli Laz!.. Cihanı titrete titrete topuğuna basar da Dağlar yıkar gelir Ankaralı Seğmen. Teskere alır ecele Bilmem kaç alay ve kaç tümen! Akla gelmiyor hiçbiri; Ana, baba, yavru, yavuklu, dede, nine, bacı Memleket olmuş armadaların ihtişamında Hasret duyulan kanlı sancı! Tükenmiş vakitler Bitmiş “şafak kaç” muhabbeti Sönmüş çünkü alev denizinde Harlanmış vuslat ateşleri! Çünkü vakit, “Kum saatinde akrep misali” Çünkü vakit, Ahirete terhis olma vakti!.. “Ölü” demeyin Mehmedim diri başka âlemlerde Üzülme! Senin şanın saklı durur Kandan mürekkepli kalemlerde! Toprağa mesken tutmuş ruhu göçebe ceset Beden yığılıp kalsa da Canı mihman eder vaat edilmiş Cennet! Bebesinden babasına size borçluyuz minnet Vesileniz olmasa çıldırmıştı toprak, geçirmişti cinnet... Şahit olmadı tarih, faili ayan böylesi cinayet Söktü prangaları esaretten Vesile oldunuz da bu millet! |