YANDAN ÇARKLI SEVDALARIMIZ...bir zamanlar bakır cezvesinde köpüklenip taşan yandan çarklı bıçkın babayiğitti sevdalarımız zehir zıkkım bir tad kalmıştır artık dillerde paslıdır adımlarımız çakır diken gözlerimiz tetanoz hummalarında çatlamıştır dudaklarımız vurgun yemiştir cümle damarlarımız ... elekler sıvası dökülmüş duvarlarla hemhaldir çoktan mevsimsiz karlara duçardır saçlarımız bir zaman yeri göğü inleten biz değil miydik neden duyulmaz oldu avâzımız derler ya hani gönül ne kahve ister ne kahvehane gayrı bundan böyle değil dost sevdâ bile bahane ölü bir beniz gibi sararmıştır mısralarımız ... sırtımızı duvara verip de kükrediğimiz yıllar ve o yıllarda baskın üstüne baskın yiyen inançlarımız ah dost ne oldu bize ki şimdi bunca yılgın ve yorgun dualarımız korku mu yılkı mı ahval yangı mı bu tenlerimizde zımpara acısı ve alev alev eski bir gençlik hikayesince özlenen efsâne misal davalarımız el bilmez biz biliriz yere eğilmesin diye yüzlerimiz kurduğumuz sahbada kendimizi kaç mevsim kaç gece sorgusuz sualsiz kaç kez asmışız … unutulmuş ve küllenmiştir mangal yüreklerde bakır cezvesinde köpüklenip taşan yandan çarklı bıçkın babayiğit sevdalarımız Ceyda Görk |