Aşkımız Üşüyordu
Habersiz yaşıyorduk senle birbirimizden
Yabancı ateşlerde yanıyordum bu yüzden Hayatın çirkefinde, kandırılmıştım çoktan Kederin lokmasını çiğniyordum hiç yoktan Karanlık gölgelerde içime kapanırdım Nefesim kesilirdi bitiyorum sanırdım Sevincim ıslanırdı kâbus tünellerinde Ruhum yağmalanırdı harami ellerinde Dilimden düşüyordu yoksul yakarışlarım Yüzüme asılırdı çocuksu bakışlarım Ölü, ayak izlerim kaldırım taşlarında Ceset ceset düşlerim sevda savaşlarında Yüreğim ürperirdi göğün uğultusundan Sanki ecel uyanır gelirdi uykusundan Yalnızlık nöbetleri tükenmek bilmiyordu Hiç bir takvim yaprağı, hüznümü silmiyordu Bazen gamlı topraktım güneşin kavurduğu Bazen bir toz tanesi rüzgârın savurduğu Dalgalı saçlarıma yıldızlar düşüyordu Tek haneli kalbimde aşkımız üşüyordu Ömrümden kopuyordu, bir bir günler geceler Beynime kök salardı zemheri düşünceler Yalancı gönüllere esir diye gitmiştim Sana kavuşmak için ne dualar etmiştim Umudun yakasını renklere boyuyordum Her doğan yeni güne adını koyuyordum Bir sonbahar günüydü kavuşturdu yaradan Nihayet aşk kurtuldu dikenli prangadan Nurcan Talay 10.03.2010 |