tembih
Sökülür tüm ağaçlarım birer birer narin ormanımdan
Bir asi rüzgârın esintisinde erozyona uğrar yüreğim Ve ne zaman kabuk tutmak istese yaralarım Bir yeşillik arar gözlerim Kumu süpürülmüş kökü kurumuş yaşam iklimimde Bir kelebek ürkekliğiyle tutunurum dalına Ve haberi yoktur kelebeğin bir örümceğe Yem olma ihtimalinden Bir sevgi tadıdır diş aralarıma kısan Ertesi olmayan mutlulukların ekmek kokusudur bu Özledikçe sevdayı kadın kokusuna dönüşen Zihnim o kadar çok yoğunlaşıyor ki yasaklı bir kentin Yasaklı bir aşkına Güneş bile doğmadan En yakın karakola teslim edilmeli belki tutkularım Gardım düşüyor kötülüğe Tanıyorum bu hırçınlığı Eskiden kalma tek bir tutkusu kalmış kötülüğün Hala eskisi gibi sevişiyor Ve tüm doğurganlığı üzerinde zamanın |