Hazan Vakti
Hele dur gitme yolcu, otur yanı başıma,
Benim bağım erkenden bozuldu hazan vakti. Dinle ki söyleyeyim, neler geldi başıma, Dağ başında mezarım kazıldı hazan vakti. Açılmış bir goncaydı, yaprağında gül gizli, Al kırmızı tutuşan dudağında dil gizli, Tomur tomur açılmış, yanağında al gizli, Sert poyrazlar kavurdu, büzüldü hazan vakti. Gözlerimden başlayıp bakardı baş aşağı, Kalbimi ateşiyle yakardı baş aşağı, Duru pınarlar gibi akardı baş aşağı, Günden güne kurudu, süzüldü hazan vakti. İşvesiyle edası etti beni canımdan, Paslandı kör bıçağım, çıkamadım kınımdan, Kaçıp kurtulamadım, geçmişimden, dünümden, Dizlerimin bağları çözüldü hazan vakti. Yıllar sonra ismini kalbimden sildiğim an, Kör talihi kovup ta bir nebze güldüğüm an, Mutluluğu kıyıda, köşede bulduğum an, Şu gönlüm yar elinden üzüldü hazan vakti. İşte böyle ey yolcu, benim halim bu şekil, Şimdi var git yoluna, var git önümden çekil, Kalmadı inan bana Hüdai’de bir akıl, Vicdanım lime lime ezildi hazan vakti. 10.03.2010 Kütahya |