SUSKUN SUÇLU
Mahçup sevdaların adamıyım ben,
Uçmaya alışmış yüreğim. Haydi ey kaptan, Haydi aç yelkenleri. Başımda öksüz sevdam, Ilıman rüzgarların estiği, Uzak diyarlara gidelim. Çetin bir kış günününde, Vefasızlığına inat, Lapa lapa yağan kar. Üstünde üşüyen ayaklarım. Ve sıcaklığına muhtaç, aciz bir beden. Ah şu anlamsız dargınlıklar, Pervasızca dökülen, Kokuşmuş sözler. Duygular yalana, Vijdanın yılana emanet, Mertliğe muhtaç, cibiliyetsiz çığlıklar. Duygusuzluğun çatlak sesleri yankılar, Ve hayasız bakışlar saklı gözbebeklerinde, Tımara muhtaç, Kısrak gibi, ürkek. İnsanlığa bir nebze, Merhametten uzak. Poyrazamı yenik düştü, Bak boyun bükmüs, Kar üstünde mağrur kardelenler. Bahtına dargın, Manidar bakışlı ve mahçup. Vay benim, Tiryakin olmuş yüreğim. Kar altında güneşin doğmasına hasret, Isırgan otu kadar yakıcı. Yutkunamıyorum. Nefessiz ciğerlerim, Kahreden tavırlarım doruğunda, Hava sisli, Bungun ve buruk, Kokuna hasret, yaz gülleri gibi, Serin rüzgarlarda uçuşmaya, Ve garip bedenim gibi topraga koşuşmaya hasret. Suskun ve suçlu yüreğim, Kapı önündeki kör kuyu gibi bakımsız. Sanki boşlukta, Derinliğinde balcık tutmuş. Pas tutmuş çıkrığıyle, Beni bana anlatan kaderim. Ey yar diye sevdiğim. Sen gittin ya, Dost oldu bana, Suskun ve suçlu yüreğimde, Akrep gibi zehirli sözler, Titrek ve buruk, Anılarınla dolu, Anlamsız hatıralar. Kökeli Ozanım, Daralıyorum. Islak bedenim. Okyonus kenarlarındaki koylara dizelenmiş, Çakıl taşları gibi sıralı. Ne sana varabiliyor, Nede, var olan benliğimden kaçabiliyorum. KÖKELİ OZAN |