Münacat“Ol” emriyle ansızın yeri göğü yaratan, Engellerin üstünden aşırsan bu kulunu. Ayı, günü, güneşi şulesiyle donatan, O ilahi bendinden taşırsan bu kulunu. Bir ümitsiz dert ile yaşıyorum amansız, Kulaç attım meçhule, pusulasız, dümensiz, Kurtuluş reçetemi yazsan bana apansız, Cennet iklimlerinde şaşırtsan bu kulunu. Şu zavallı gönlümü hiç uğruna dağladım, Ömür denen kır atı susuz çölde eğledim, Baki’nin huzurunda faniye bel bağladım, Senin yüce yolunda düşürsen bu kulunu. Hayatın yollarında düşe kalka yürüdüm, Ufacık musibette lime lime çürüdüm, Anladım ki bu yolda sağır idim, kör idim Tava gelinceye dek pişirsen bu kulunu. Sevdanın çöllerinden geçilmiyor firesiz, Zirvelerde yol almak mümkün değil çilesiz, Kaldım yüce dağlarda, darmadağın çaresiz, Viraneye dönmüşüm, devşirsen bu kulunu. 28.02.2010 Kütahya |