Karanfiller hala kokuyorken
Uzak çöllerden esen rüzgarla düştü çamuru,
Vahadan umutlar döküldü tanımadık camlara Duru bir yağmur atımı kadar tutundu Eteklerinde kum taneleri Karanfiller mevsiminden sıkıştı avuçlarına… Yaşamak yaslanmaktı, omuza Sırtını dayadın mı baharına? Ayazı doyurdu, çiçek tohumları. Kış güneşine aldandı gözleri, şafak vakti açıldı mühürü. Boş kursakta bir lokma düş, günün nefesleri… Yansıyan yüzü asılı kaldı, geçmiş zamanın aynasında. Kurtulmaya yetmeyen sesleri biriktirdi Kırılgan kalbi söküp atan kasırga. Bunca özleme isyanı dile getiren beden Yoruldu vuslatı beklemekten, Adımları kırıldı güneşin. Yabancı mekanlara düşünce; hele bir de yalnızlık sarmışsa saltanatı … Ne zamandır kayıp? bilmiyorsan düşüncelerini, Devasa dünyaya sıkışıp, ışıkların sönerse bir bir Anlamak kısmı değişince aklının Çek perdesini gözlerinin. Yansıma kısmını göm aynaların İrticasız kurul özlemlerinin otağına. Çamursuz yaşam, es geçilen ömür, Bırak bulaşsın ellerine lekesi. Suların kucağında oynaşmak; güneşe nazır Hazır sular kirlenmeden, Güneş henüz ışığını vermekten bıkmadan, Damarları kurumadan insanların, Karanfiller hala kokarken, Yanılma hakkını avuçla, Yaşama hakkını kucakla. Bütün çiçek tohumları, Düşüyor sabahın çiğinde Hazır toprak açmışken bağrını… |
Bırak bulaşsın ellerine lekesi.
Suların kucağında oynaşmak; güneşe nazır
Hazır sular kirlenmeden,
Güneş henüz ışığını vermekten bıkmadan,
Damarları kurumadan insanların,
Karanfiller hala kokarken,
Yanılma hakkını avuçla,
Yaşama hakkını kucakla.
Bütün çiçek tohumları,
Düşüyor sabahın çiğinde
Hazır toprak açmışken bağrını…
Guzel şiirdi.
Tebrikler.