Bir Erguvanî Akşam Hikâyesi
Erguvanî akşam saatlerinde,
Nefes nefese tırmanırdık dik yokuşları. İstanbul, baştan başa aşk kokardı… Mevsim bahardı aylardan nisan, İnsan, böyle havalarda başka seviyor hayatı… Ellerinde, zambaklar açardı bembeyaz. Zaman sanki avuçlarında erirdi, Yüreğimin gözlerinde kaybolması misali. Sen de bilirdin yüreğimde sana dair ummanlar coştuğunu. Anlamazdan gelirdin. Ayn, şın, ve kaf kadar uyumluyduk. Mutluyduk, nefes nefese çıkarken yokuşları. İçimde boy veren nihaldin, Gülümserdin, erguvanlar da dallarda gülümserdi. Ay doğardı üstüne ağaçların. Saçların geceden daha siyahtı. Ahtı yüreğimde bakışların. Bilemezdim kimi severdin. Avuçlarını yumduğunda, Yüreğimi tutardın. Bulutların başı dönerdi, Uçuşurken rüzgârda saçların. İstanbul ağlardı, ardından ben ağlardım. Bir rüveyda öpüştü kaçışların. İçim kan ağlardı… Sen, her defasında bir mazerete sığınırdın. Ya akşamdı, eve erken dönmeliydin. Ya zamanın dardı. Oysa boynumda olsaydı kolların, Yolların ne hükmü kalırdı. Rengi daha beyaza çalardı zambakların. O yüzden, müptelasıyım geniş zamanların. Mişli geçmiş zamanlardan el sallasa da hayalın. Geniş zamana borcusun sen tüm zamanların. İçinden sen geçen zamanların her anındayım. Yüreğim erirken sıcaklığında avuçlarının, Saçlarının rengine tutunan geceye mihmandarım. Vatanı, yaralı bağrım bir süveydanın… Doru atlar koşar yüreğimde geniş zamanlara. Toynaklarında umutlarım tozar. Hep yeni havadisler yazar gazeteler. İstanbul sana benzer gittikçe. Çayımda dem olur erguvan akşamlarda dualarım. Biraz, İstanbul ağlar şarkılarda; Biraz ben ağlarım. Gönlüme çığ düşer gözlerinden. Bir yelkenli yol alır mavi hayaller iklimine. Yeminden korkarım, Korkmasam, Derdim seni seviyorum imanıma dinime… Oy benim acınacak hâllarım! Bir erguvan mevsiminde, İstanbul’da olamadık seninle. Çayımızı birlikte yudumlayamadık, Geniş zamanların koynunda En çok da ona yanarım. Şimdi, Dilimde melodisi güftesi yarım kalmış şarkıların. Hayaller ikliminde sesini ve ellerini ararım. 26.02.2010 İ.K |
Tebrikler