BİLİYORSUNUZ
Biliyorum hepiniz biliyorsunuz
İster bir ağustos sıcağı İster karakış olsun dondurucu İster parlasın güneş pırıl pırıl İster şimşekler çaksın yağmurdan önce Tahtaların dizilip üzerine Kavuk ların dikilince Senin için bir mechul gece Ayak sesleri hemen çekilir sessizce Yanlızsın artık O ebedi hücrende Artık sana yüzlerce hücre çıkarır Dar dediğin O lüks daire Belki beş on begenmediğin kulube Toz çamurdan koruduğun bedenin Şimdi gerçek yerinde Yalan oldu insanlıgın Dünya diye aldattın hep kendini Sen gittin şehir aynı gülüyor yine insanlar Hayal saydıkları filmi görmeye Gişe önünde bilet sırası beklerğibi Esençay’lı Erdal |
İster bir Ağustos sıcağı
İster karakış olsun dondurucu
İster parlasın güneş pırıl pırıl
İster şimşekler çaksın yağmurdan önce
Tahtaların dizilip üzerine
Kavukların dikilince
Senin için bir meçhul gece
Ayak sesleri hemen çekilir sessizce
Yalnızsın artık O ebedi hücrende
Artık sana yüzlerce hücre çıkarır
Dar dediğin O' lüks daire
Belki beş on begenmediğin kulube
Toz çamurdan koruduğun bedenin
Şimdi gerçek yerinde
Yalan oldu insanlığın
Dünya diye aldattın hep kendini
Sen gittin şehir aynı gülüyor yine insanlar
Hayal saydıkları filmi görmeye
Gişe önünde bilet sırası bekler gibi
Bir Dünya âlemini Dar-ül Ukba ile mukayeseye tutup, insanın yüreğine vicdani imani ve insani tavsiyeler işleyen bir şiir ki bu; serbest tarzı içinde Otuz Beş Yaş'ın yetmişlikliği ve bir başka versiyonu..
Nefes alıp verdiğimiz anların kıymet değerini ne kadar önemi haiz buluyoruz..
Elimizdeki mevcut maddi ve manevi imkânları nasıl kullanıyoruz..
Vakit dolduğu vakitte gidişin vardığı vuslat noktası; Bize ne kadar Kavuk giyme imtiyazını verecek bir mekândır.. Orası sıralı tahtalar altı mı, yerin izbeliği mi, yahut iman-ı kâmilliğin bedeline münhasır bir rahat ve refah bağışlanan kısmı mı..
Yani bu kısımlıklar; Yerimizin nereye olacağının meçhullüğünü Dünya yüzü ve gözüyle, insanlığın biraz bilinene teşbih buyurabileceğinin mümkünatına işaret ediyor..
Belki şiir gücüyle pek o kadar önemsemeyenler çıkabilir şairin bu eserine..
Ama ben maddeden sıyrılıp manâya kendimi vermiş isem; bütün ifadelerimde ne bir tahayyül eseri, ne de bir abartma fısıltısı vardır.
Ben şair Esençaylı Erdal'ın iç hevenklerinden ses veriyorum.. Mühim olan orası.. Ki bu bir nev'i üstümüzdeki elbiseyi, ağzımızdaki dişliği ve nefsimizdeki şişliği çıkartıp atma ve gerçek hâle dönmeyi terennüm ediştir..
Dualarla Şair Esençaylı kardeşim..