Korkuyorum
Güneş bir değişik doğuyor bu günlerde.
Aydınlatmıyor kimseyi, Aydınlatamıyor. Gideceğimiz gölgelerden korkuyorum. Bir anda kararıp kalmasından… Kötü insanlar hep galip çıkıyor nedense. Yanındakileri suçlu gösteriyorlar, Hiç inanasım gelmiyor o suçlara. Hani beni hedef gösterdiklerinde, Yapmasam bile şüphe edeceğim suçlar… Bu devirde her şey suç artık. Konuşmak da yazmak da, Hatta düşünmek bile… En ağır geceyi geçiriyoruz. Var gücüyle yanan ampullerin, Yaydıkları zifiri karanlıklar altında. Hani Yılmaz Güney’in “Duvar” filmi vardı ya; Sanki yeniden oynuyor bu film, “Ergenekon Duvarı” olarak. Bu filmde oynamaktan korkuyorum. Bir el uzanıyor. Bin kilometre ötedeki İzmir’den. Ama onlar da korku içinde. Yazamıyorlar her şeyi. Korkuyorlar… Ayakkabı atölyesi kurdum diye şaka yapmıştım, Şimdi çok pişmanım; Olmayan atölyeyi aramalarından korkuyorum. Aslan postuna girmiş kedilerden korkuyorum, Peşlerine takılıp yanlış yollara sürüklenmekten. Bazen kendimi onlar gibi hissettiğim oluyor! Atatürk’ü sevmeyenlerden korkuyorum en çok. Özellikle de sever gibi görünenlerden. Atatürk’ü ezbetenlerden... Namusu ve inancı Yüreğinde çarpan kalbini bırakıp da Başındaki örtüde arayanlardan korkuyorum. Şehrimden korkuyorum. En çok da seçilmesinde katkım olmayan yönetimden, Kendisince dışlanmaktan korkuyorum. İktidardan korkuyorum... Sapmış fikirlerini desteklemekten. Ve ilk seçimde oyumu vermekten. Ve Milliyet Blog’dan korkuyorum. Kapatılmasından… Ali Haydar Özkan İlk Yayın: 21 Nisan 2009 Milliyet Blog |
Atatürk’ü sevmeyenlerden korkuyorum en çok.
Özellikle de sever gibi görünenlerden.
Atatürk’ü ezbetenlerden
harikaydı tebrikler....