ORADA...
ORADA
Yasaklarla bütünleşen bu yüreğe Bir bir haps olunur çocukça telaşlar Adı konulmayan acılar da başlar, Doğumların bitmeyen sancıları Yokluk hakimdir, arka sokaklarda Özlem ateşleri yanar, bütün evlerin Pencerelerinden alevler yükselir perde perde Soluk bir yüz olur, aşkların tükenişi Elvedaya vakit yok bu diyarda Yakılmıştır düne dair resimler Yaralara pansuman yapılırken, Kül rengidir donuk ve mat bakışlar… Bu coğrafyada yasak hep vardı!.. Adı da yasaktı doğumlara isimlerin Türküleri de geceyi andırırdı fısıldarken En sevdalı tılsımların yüreğine, Bir tek sen vardın bu demlerde Düşlenince yüreğin, maviye çalar dağlar Bir ateştir eteklerinde korlaşan Yasak delinmiştir, orada biten hasrettir Vuslatın bedenleri küllerinde doğar Çılgın bir sevişmenin adıdır, dudak dudağa Hazların doruklarına varılır yasaksız ve ateşle Ruhu canlanır Kawa’nın Zerdüşti bir halayda Ağlar bir bir tarihin aşksız geçen sayfaları Seyre dalar göz ucuyla, an çalınır bir çığlıkla Ve sığınak olur gizemli varlığının gözleri tenime Sevgilinin yasaklı hasreti Mezopotamya’da !... |
İki yolcuyuz senle, gider iken zevale..
Adım adım dolaşıp, dökülürken denize,
Ben Fırat olmalıyım,sense muhakkak Dicle...
.............MEZOPOTAMYA DEYİNCE SİZ...Bende FIRAT VE DİCLE demiştim HİCRET adlı şiirimde..Tebrikler..ESRA