İçimdeki Çocuk Sana Ağlıyorhayrettin taylan ağlayan bir yaranın kabuğuna yazıldın hep ruh dışımdan kanayacak için la denilen aitlerinin lahitler mezarlığında eskiz bilincin cinleri uyandırır sensizliği heba olmak için aşka içimdeki çocuktan aldım tatmin edilmemiş haz haberi özlemin pususundayım vurdular yeniden senden sen ile özlediğim sen hattında yaralıyım senden toplu intiharlar yaşayan bir tutkunun cenin haliyim imkansızdır beni senden koparmak zor bir tercihin kınında yapıldı hıncım senin için ağlamak karacaoğlan geleneği af dağında büyüttüm umutlarımın beyaz güllerini sevgi insanlığına kokun yayılsın diye seni hala çok sevdiğimi bilinsin diye kefenini boğazda yıkayan İstanbul sensizliğini yıkasın diye her şey hayal ile hal olsun diye bir gün belki yanımda en beyaz anlarınla kalırsın diye kavuşma fenerini yaktın vuslatımın denizine gözlerinden akan son damlan benim için aksın diye yeni gemiler yaptım yalnızlık ile yiğitliğimden henüz kurumadı denizim ve senli hevesim gitmenin yitmesinde kalan can parçalarımdan damlarsın sensizliği yadırgayan dalgaların çırpında modundayım yanlışa atılmış kayıp günlerin hecesinde sensiz ne nefessizim yemin gibi içilen bir çilenin bitme anı gibiyim aynı damardan yakalandığım hücresiz tutkunlayım dön gel istedim , dün dünya döndü bugün sıra sende sevdiğim ama sevdiğim hep sevdiğim sensin isimsiz ömrüme yüklem olup kalan sensin hare hare içimde harlanan titreyen kalbimde sana aman kalmadı gel ayrılarını ısla göz pınarlarınla ona da razıyım gel gayrılarını usla söz çınarından ona da razıyım |
"Bütün mevsimler sen şimdi. Hüzünlü gözlerinden bana doğru uçuşan martılardan, sabrımın katıksız bekleyişinden alıntılar yaptım sana, sırf bu yüzden. Sen molasındayım yani, bitirimhanelerinden çıkarıyorum bütün benleri, hazırlan ufkumun yüreğine uzanan yolculuğuna. Sana döküleceğim aşkın yamaçlarından, usul usul.
Bilir misin, sevmek hesapsızdır, neden sevdiğini bilmeden seversin, zamanmış, hayalmiş bakmadan, görmeden, seve seve bulursun içini, seve seve, sarılırsın, ağlarsın, özlersin en özleminden, düşe düşe bulduğun kaldırım kokusudur, bilir misin, sevdin mi böyle, çocuk gibi hem de, hep bir artısı vardır yokluğunda, eksildiğin güne bakmadan , sıra sıra önce kaybolur sonra bulursun, mazgalları dolar göz bebeklerinin, seversin ama, ulan bit kadar aklın vardı, o da güme gider her gördüğünde, işte buna benzer sevda, dergâhın toz tutmaz, yüzün yoz görmez hiç..
pususundayım umutların, sen, evet sen, kapanıyorum sana, sus payı yok şimdi senden bana,dört duvarım, sabrı otuzüçe bölen zamanımsın. Seni kusuyor yine sensizlik...Tenimde huzur yok şimdi, bak, sana susamış gözbebeğimden çıkmıyor aşkla döktüğün hiçbir leke, aynamda bir insan eskisi, dalıp dalıp gidiyor her gece şehrine. Senki bin acımın üzerine örtüydün, tırnaklarımla kazıyorum kendimi gelecekten. Ne diye? Sen yoksun işte. Pamuk tenin yastığıma düşmüyor diye..."
gel Seninle ölmeye bile razıyım...