Endülüslü Kız/Güneşin Çobana İlhamı
Âşıklarının sayısınca tel kopar saçlarından,
As gül dalına, salına salına revan ol yola. Yürüsün nergisler , sümbüller ardınca. Saçlarını çözme kıskanır güneş göze gelirsin. Öyle bir afetsin ki Endülüslü kız. Gündüzümü gece, gecemi gündüz edersin. Ben, yayan yapıldak yollara düşmüş fakir çoban. Bir kepeneğe sarınır uyurum geceleri, Rüyalarıma gelirsen tanırım uzun siyah saçlarından. Sen mağrip güzeli. Elif parmaklı dal boylu peri. Seni gördüğüm günden beri yollardayım. Geceleri koyunlarımla söyleşirim, Onlara anlatırım seni. Endülüs kızısın sen tepeden tırnağa gül kokan. Gülden ziyade, lâleden ince… İnsan çoban da olsa bencileyin, Senin gibisini sevmeli sevince… İçime bir çöl yangını düşürdü bakışların. Baştan başa kat ettim Endülüs ülkesini , Çingene kadına fal baktırdım, Senden haber verir diye… Gece yıldızları seyre daldım seni hayale. Hâle hâle, hevenk hevenk sevgi sunardım yanımda olsaydın. Ben, hazine için boşuna gitmişim firavunlar ülkesine. Hasretim daha da büyüdü sesine nefesine. Gel Endülüslü kız, Nefes ol dol ciğerlerime. Saçlarını çöz gecelerime. Gizlensin sana olan aşkım siyahın gölgesinde. Seni anlatayım bıkmadan gecelere. Çiz yüreğimi narin ellerinin çiçekleriyle. Gel her gece düşlerime, efkârımı yenile. Eriyeyim gözlerinde. Nem olayım kirpiklerinde. Sen, Endülüs’ün en narin en ince kızı, Görenlerin yüreğinde dermansız sızı. Meryem safiyetinden ilhamın var. Züleyha’dan kalan yadigarın. Yusuf güzelliğini solur bakışların. Sevdanın haritasında gülümser nakışların. Sen aşkımın ecesi Endülüs söylencesi. Sen mazim sen yarınlarıma kalan. Sen yegane gerçeğim senden başkası yalan… Gel, Endülüslü kız sevda sancağımsın. Gönlümde sen ol haşre dek dalgalanan. Ankara,03.02. 2010 İ.K |
inş. güne düşer...
çok beğendim...
sevgiyle...