günce-son (eskilerden)
günlerin çok sesliliğinde bir senfoni
ve heyecanla kabaran bir deli dalga... yaklaştıkça o meçhul gün...meçhul saat her şeyden daha çok geçiyor içimden:kaçmak her şeyi bırakıp arkada,gitmek... uzlaşmak kendimle daha çok...ve uzaklaşmak... düğümleri sıkı atım bu sefer çözemem ki çözmeyi istemem ve de... karman çormanım allak bullağım sanki alobora oldu okyanusun ortasında kayığım ölüme teslim oldum sanki ölüme hiç zaman kaldı ve de... ellerim havada asılı kaldı nihayetinde,avuçlarımda tuzlu sular... son çırpınışlarım bunlar sen iflah olmaz bir yalancısın şaire sen gönlünü girdaplarındasın!! doğruların doğrusu dibinde atıyor kalbinin tam üstünde... bu defa olmasın artık yardan serden geçmek,bir mesele her şeyi bırakacağım elbet bir gün kendimi de... ama ben bağlayacağım bu defa kendimi ellerine... seni bırakmayacağım!! o müthiş derecede kuvvetli ellerini de... onlar ki ...beni aydınlığa çekecek onlar ki...sıcaklığında yüreğimi eritecek değmekten uzak, adeta kenetlenecek gün denen geçerken güneşle mücadelem ahmakça sürerken... hiçi hiçine ağlarken gene... küfrederken kendime...çoğu kez... bilme!kendimi ne hale soktuğumu!! değilsin bütün bunların zerre kadar mesulü yolcuya dur demedin ki --lafa ben tutuldum ben kalakaldım böyle geçti gitti kervanlar arkadan bakakaldım öyle-- misafir olduğumu unuttum,senle sende kaldım,kalıyorum da bak gene. çürütecek misin beni be adam!! sana erebilmek umduyla,saadetiyle... son içkimizdir bu içtiğimiz bu son mudur bilinmez, böylesine deli, kendimizden geçtiğimiz dağıldı pembelikler bir sen kaldın ,senin canlı rengin... daha yeşil gözlerin... ve daha beyaz gülüşlerin... gene de bütün renkleri yutarcasına gece daha karanlık ve de... tüm umudum sende sen gelmezsen benle öleceğimi bilsem de gideceğim bu yol üzere arkama baka baka gideceğim biraz kaybolunca silüetin o vakit belki korkuyla karışık hızla yürüyeceğim meçhule meçhul kala meçhul saat... |