-Yorum
işim gücüm yok konuşuyorum
kullanma klavuzları gibi konuşuyorum biraz güneş açmışsa sakız çıkartmaları gibi, çayı karıştıran kaşık gibi konuşuyorum alımlı bir şelalenin ıslığı üstüme başıma sıçrıyorsa. bir ihtimal istiridye kabuğu kadar kulağına koyup dinlediğin ama çok değil, bazen sadece yeri gelmişse uzak uzak yürümenin nasıl olmuş tuzu da yıkanmışsa sabahların ve en çok ellerin, boşluklarımı doldurabilmişse rüzgar işim gücüm yok konuşuyorum üstelik onarmak istememişsen derme çatma penceremi konuştuğumla da kalmıyorum. yeri geliyor susuyorum işim gücüm yok susuyorum tembel bir veledin hayatı savunması gibi ama çok değil, bazen sadece, karnemdeki kırıklar kadar susuyorum yani tutuştukları fal, bir zahmet sevmiyor çıkmışsa. yeri geliyor yağmur diniyor, susuyorum, müjdesi oluyor susuşum şemsiyesizlerin bir tezat gibi susuyorum, onların uğurlama sonrası boş kadehleri kadar değil kıyıda köşede kalmış soyulmamış bir kaç çerez haliyle ve yakışıklılığım nedeniyle vedanın kendisindeki sustuğumla kalmıyorum. Selcan Adalı 30.01.2010 Bulgaristan |