Ferayet
Kaç vakit bakındı,
Kaç sûre üfledi,kaç can aldı: O gece karası gözlerin Bir anlasan ferayet,bir anlasan Yine içerdim,yine düşerdim derde Ne sancılara gebe kaldım Bu Allahın cezası yerde Ve yine madara olduk Elin postacısına İnsan bir arar,sorar yaşıyor mu diye? Kim bilir belki de bıraktı vefasız Şen şakraktı, belki de tasasız Kattı beni de zifir vuslatına Bir görünür bir görünmez.... Lanet olsun o pembe suratına! Gerçi gelmişti nisanda görüşe Bir kutu bafra sarmıştı içersin diye Makber dudaklarında bir sitem:Ha Niye? Yine tutuşmuş ortalığa,cayır cayır... Sanki istanbul yanıyor Türkiye gözlerinde Duman almış Beylerbeyi’ni, Sermiş Kızkulesi’ni ipe... Yetiş gardiyan,yetiş! Yanıyor Yeditepe! Belki de bir kuru düştü hâr dediği Yoksa tek ben miyim bu aşkın yetimi? Darıldı saniyeler,yoruldu dakikalar Konuş ferayet konuş,söyle ne diye: İçim içimi yer,dışım kalıba sığmaz? Hiç eksik etmezdin,hiç böyle yapmazdın Ve ben sayıklamazdım adını ha diye Zaman dokurdu yalnızlık ilmik ilmik İnsan kalsa burada ya deri ya kemik Gece olunca,ruhlar çağırır gölgemi Gölgemin peşinde arardım kendimi Yok mudur hayalin ha,ferayetin? Burada ne olcak senin akibetin? Onuru yoktu zindan’ın/şeytân’ın... Girdin aklıma isyan çıkardım Bir kurşun,iki bıçak yarası, dolaştım sokaklarda seni aradım Sen diye sarıldım yabancı birine Kaç insan bakındı elimin kirine Ferayet,ferayet! Duyduklarım doğru mu? Sattılar mı seni de baltanın birine? Yazık oldu,ne yazık 533 günüme Şimdi ne yapsam? Beni hangi zincir bağlasa, kırılır tasasından Beni hangi tabut kaldırsa bu sevda musallasından? Ah ferayet ah! Bastım yaygarayı, yıktım ortalığı şıltağımı duyup peşime saldılar tüy bitmemiş gencecik adamları Bir yanda hudut,diğer taraf sen Koskoca dünya,oldu bana mahsen Bir inilti koptu:Yakalayın kaçak! Bir elimde resmin bir elimde bıçak aldılar resmini paramparça yırttılar Dur! Dediler ferayet Vur! Dediler ferayet bir kaç kurşun eksikti onu da kafama sıktılar |