İNSAN BU
İNSAN BU
Hani aşk büyüsüyle, canlanırdı her toprak, Bal zızan bir salkımdın, gölgendi zümrüt yaprak, Mest eden bir şarkıydı, Kahkahayla gülüşün, Kuruyan dudağıma, can verirdi öpüşün. Hani bağına girip, esir aldığın gönül? Ne oldu da kurudu, açmadan tomurcuk gül!.. Yeni filizlenen aşk, dertle doldu başında, Yoksa yaban el mi var, bu tür aşk savaşında? Gözler öfke çanağı, kirpikler dikenli çit, Sonsuz tüneller gibi, sevene vermez geçit. Hüsran oldu emeller, güze döndü baharlar, Ne oldu da kesildi, çınlayan kahkahalar?.. Kavuran sam yeli mi, girdi içinde gezdi? Özünü yok etti de, ayak altında ezdi? Niçin kadeh içinden, kinle bakarsın bağa? Yoksa zehir sunmak mı, değdiğin her dudağa? Evet işte insan bu, bunu başka kim yapar!.. Şifa veren meyveden, zehir olana sapar. Hem şerefli bir varlık olmasıyla övünür, Kör şeytana uyunca, acı acı dövünür. ALİ GÖZÜTOK 28. 01. 2010 |
Şifa veren meyveden, zehir olana sapar.
Hem şerefli bir varlık, olmasıyla övünür,
Kör şeytana uyunca, acı acı dövünür.
çelişkiyle dolu insanoğlunu çok güzel tanımlamışsınız
gönlünüze sağlık
saygılarımla...