HÜDA'YI DA BİLİRDİM...
Bu elimle uzandım tuttum, her bir vebali
Dokunuşta, kıvrımlarda, yandım yıkıldım Bu gözler, haz duyduğuna kaydı ve geçti Bu kulakla hep hoş gelen sesleri duydum Az çok demedim ki… İçime ılık akan duygu damlasında ısındım Dudağımın tadına doymadığına yumuldum Kalp atışlarımın ritmiyle coştum, oynaştım Gözlerimi fal taşına döndürene yutkundum Önümü hiç göremedim ki… Beynimle düşündüm, bedenimle yoğurdum Burnumun kıvrımlarının keyfince çıldırdım Tüm bunları ben tek başıma, arsızca yaptım Tek suçlu benim, istesem de kaçamam ki Boyumu aşamam ki... Kendi günahımı başkalarına da yıkamam Ne ilk ne son veballim oldu, bunlar benimki Kaçamakça büyür, devleşir kabahatlerim Yığınlara yüklesem, altından kalkamazlar ki Suç bunda, ne var ki? Yargılayan hâkim bulunamaz, yığınlarla pislikten Ateşe atın yakın beni, kirim kimseye bulaşmasın Prangaya vurun, götürüp buzullarda dondurun Eriyişte ortaya saçılmasın diyerek, cürümlerim Dönülmez artık, çok ileriler ki... Bir türlü şükrü bilemedim, kendimi de bileyim Kendimi bir bilebilseydim, HÜDA’yı da bilirdim Gizemlere dalınca, neler neler yapmadım ki Yok edin! Yokmuş gibi bu bedeni, ezeli ve ebedi... AZAP…(13-01-2010) |