KADIN GİBİSİN ŞARAP
ne zaman köyüme gitsem
kerpiçten evler çorak topraktan dam sergiye çıkmış üzüm kokusu gelir bağdan sarhoş eder, sanki gelir ulvi mekândan ki, şımartır ruhumu damlan girdikçe damarlarıma çekilir canım cımbız gibi çeker, çekilir tenden damlan dayanamam, ab-ı hayat bana, ben o’na ram ayın on dördü gibi açmış salkım salkım azdırır duygularımı cezp eder salkım hanım ezilir ayakların altında, her “ah” bir şehvet nidası her damlasında tatlı bir yorgunluk siması her damlasında emeğe karışmış tuzlu ter damlası olgunlaşan her tanesi sanki birer aşk tanrıçası sarhoş eder çingene cilvesiyle yağız delikanlıyı hoş kokulu kadın edasında kırmızı fistanıyla vals eder fıçılarda serin sarayında inzivaya çekilir - şarap gibi kadın – sarayında demlenir! demlendikçe güzelleşir, şûh bir koku sürünür düşünmem buğulu gözlerin esrarı olduğunu düşünmem akan kızıl kanın bıçağı olduğunu o beni çeker kadın gibi o beni cezp eder düşümde tanrı gibi çeker, damarlarıma elzem kan gibi ki, o seni çeker dudağındaki isim gibi bir kadeh yetmez loş gecelerin asi sarhoşluğuna demlendikçe istersin bir daha bir daha o kadeh ki kan kırmızısı deminde gelir aşka gözlerim, şehvetin kırmızı damlası tuzağında göz kırpışım, aşkının tam on ikisinde pusuda ben, bozkırın yağız delikanlısı aklımı devşiren her damlası ütopyamda aykırı düşlerimin lambası damla damla ihtilâller yaratır her damlası ah! sakin gönlümün deli fırtınası ah şarap! utangaç duygularımın altın şifresi bilmediğim gizemli ütopyanın sefil elçisi. Çelebi ÖZTÜRK |