Gömütlükgece sessizliğinde anılar gömütü bedenim. bir tren yolculuğu ki; her dakikası bir vagon, hınca hınç soluksuz sonbahar yitikliği.. saklımda tuttuğum her nefes sen, her damla yaşta bir filiz yeşermesi. dağ doruğunda yapayalnız çınar ezikliği duygusu sensizliğin çoğalan belirtisi sesimde uyumak yok,uyanmak yok arta kalan satırlarda var olmak bitimsizce kör kuyularda her eşya,her bakış sen damgası göz bebeklerimde mührü oluyorsun sözlerimdeki ustalıkların.. ve ben beynimde savaşım devinimiyle uzak yollara, yollarına varabilememenin işkence hissini astım boynuma.. telaşsız okur yazar çocuk hevesi; duyular karmaşıklığı sezişler çılgın zincir-bozan ayıracında her yitirdiğim umut günü,yeni bir ölüm acında.. bu açlık yaşamak eşitliğinde denkleşir yitirilenlerle. korkma çocuk. korkma.. bu denklem aşkların. belki de aşkın.. sorma öyle giden kim,kalan var mı geride? yok umutsuzluk işlememişse gece cinayetleri umutsuzluk yok hüzünbaz da yaşlansak! gece sessizliğinde anılar gömütü hüzün iki ten arasında kilometrece umut dizgisi ben kırık kalemiyle bir sızı ağıtı sen her bir harfin ezgisel ıslaklığısın gözümde.. ölüp ölüp girdiğim tabutun sıcaklığısın.. korkma çocuk.. bu gömütlük sessiz okur sayfaları ve ayıraçları senden öteye değil... |
şiirden pek anladığımı söyleyemem. öyle olsa zaten burada olmazdım. ama nacizane bir önerim olacak;
imgeleriniz çok hoş ve orijinalliğe yakın. lakin şiirinizde bir metafor sırası yok. bence olayların arasına biraz hikaye katıp imgeleri seyreltmek daha hoş bir tat verebilir mısralarınıza.
dediğim gibi en başta; ben şiirden pek anlamam, belki sizin şiirinizin anlattığını da tam anlamamışımdır, o vakit yazdıklarımı önemsemeden okuyup geçebilirsiniz.
selam ve selametle.