güz
Gri bir sonbahar yaşıyor
Olmayan kalbim. Bulutlar öyle kapatmış ki güneşi, Hiç var olmamış sanıyorum. Sağa bakıyor, sola bakıyorum, Yas tutmaktayım yokluğumun Kaybettiğim ve aslında hiç olmayan Beni arıyorum. Ve bardaktan boşalırcasına yağmur, Ürkütücü, üşütücü bir rüzgar başlıyor. İçim ürperiyor. Ve her yağmur damlası Su taze bir yarayı nasıl acıtırsa Yüreğimi de öyle acıtıyor. Üzerime düşen her bir tane Sanki yüreğimi deliyor. Hayal kurmayacak, Gerçekleri görecek kadar Cesaretliyim. Kaçmıyorum. Meydan okurcasına yürüyorum, Acılara, sancılara, korkulara. Kafamı kaldırıyorum Gömdüğüm çukurdan Ve bakıyorum Görmeyen gözlerimle Herkes ayrı bir telaşta Mutlu oluyorum insancıklar için Çünkü hayat toz pembe onlar için Merak ediyorum. Sadece ben mi görmüyorum Gri dışındaki renkleri Yoksa onlar mı görüyor Gri dışındaki renkleri. Usul usul yapraklar düşüyor Son birkaç asırdır. Ne zaman gelecek Beklemekten vazgeçmediğim baharım. Son umut nevalelerini de harcadım Göz yaşlarım yaşlanmaya başladı artık. Bin yaş tanesi birikiyor Nasırlı gözlerimde Kirpiklerim ıslanıyor Ve taşıyor boşalırcasına Yosun tutmuş yanaklarıma Suretinden utansın yağmur taneleri Saflığın, zincirli bir hürriyetin eseri Göz yaşlarım geliyor. Yürüyorum, bahara ulaşmak için Üşüyorum, sıcaklığında ısınmak için Ağlıyorum, yolun sonunda gülmek için. Ama vazgeçmiyorum Her engeli ayrı ayrı zorluyorum. Öyle oldu ki Vazgeçmelerin bile vazgeçtiği engelleri Bir ben aştım Bir ben taştım setlerden Yolculuğum boyunca Herkese bir şey öğrettim. Azından çoğundan Uçamayan bir kuş uçtu. Yüzemeyen bir balık yüzdü Görmeyen gözler gördü. Ve vazgeçti vazgeçmeler vazgeçmekten. Ve her adım bir adım daha yaklaşıyorum sana Ve her adım bir adım daha yaklaşıyorum sona Bilmiyorum bu yol mu çok uzun Yoksa bu ömür mü çok kısa Gittiğim yerde sen mi varsın Yoksa depremler geçirmiş Kırık hayaller mi… |