B A B A M A
Sen gideli beş yıl oldu Baba...
Enson beş bayram önce ziyaret etmiştim kabrini Kendi kendimi sorguladığımda Seni hatırlamadığım gün yok gibi... Gelmeyişim vefâsızlığımdan değil Gücenme ne olursun ! Çok şeye küskünüm Kırgın ayrıldığın Anama Köyümüze, evimize... Hani çarşıdan pazardan geldiğinde Yüksek sesle bizi çağırdığın Dar sokağın sensizliğine, sessizliğine Gelipte seni bulamadığım yerlere ...Ve sanki kendi kendime küskünüm. Yine de, anlatacak güzel şeyler olduğunda Duâlarımı göndermekle kalmayacak Gelip, baş ucunda duâlar edeceğim Ben ağlasam da sana Üzülme Baba! Diyeceğim. Gittiğin yerden dönmek mümkün olsaydı eğer Niye gelmiyorsun diye darılırdım sana... Sen gelmesen de, ben dayanamaz gelirdim Ellerinden, gözlerinden öper, sarılırdım sana. Yolculuk vakti gelen herkes gibi çekip gittin de Yolculuğunun başladığı yer ve Ayrılırken vedalaşamamak beni çok üzdü Baba! Özlemek, yokluğuna üzülmek birtarafa Varlığında İçimden geçen güzellikleri gösteremeyişim Sana gönlümce yardım edemeyişimin üzüntüsü İçimden çıkmıyor birtürlü. Bâzı şeyler olmadı mı olmuyor işte... Hani çocukluğumuzda anlatırdın bize Daha doğduğunda anasız kaldığını, ne zorluklar çektiğini Olmazları, çâresizlikleri Sen daha çok görmüş geçirmişsin, anlarsın beni Ya, çoğunu içime attığım sevgim... Anlatamadığıma, açığa vuramadığıma yanarım. Yanmak, üzülmek, keşke demek Anlamsız olmasa da, faydasız... Yine de, keşke diyorum; Küçük bir çocuğun Cesâretine, atılganlığına sahip olsaydım Sarılıp boynuna öpseydim doyasıya Zaman çok değerli olduğu kadar, çok ta insafsız Velhâsıl,yaşarken kıymeti bilinmiyor... Sonunda kaybettiklerini ne kadar özlesen de, benim gibi Beş bayram geçse de aradan; gelinmiyor... Mekânın Cennet olsun Baba! KURMAYOĞLU Hasbi Tanrıverdi 19 Nisan 2006 www.edebiyatdefteri.com |
Sen gideli beş yıl oldu Baba...
Enson beş bayram önce ziyaret etmiştim kabrini
Kendi kendimi sorguladığımda
Seni hatırlamadığım gün yok gibi.
Gelmeyişim vefâsızlığımdan değil
Gücenme ne olursun !
Çok şeye küskünüm
Kırgın ayrıldığın Anama
Köyümüze, evimize...
Hani çarşıdan pazardan geldiğinde
Yüksek sesle bizi çağırdığın
Dar sokağın sensizliğine, sessizliğine
Gelipte seni bulamadığım yerlere
...Ve sanki kendi kendime küskünüm.
Yine de, anlatacak güzel şeyler olduğunda
Duâlarımı göndermekle kalmayacak
Gelip, baş ucunda duâlar edeceğim
Ben ağlasam da sana
Üzülme Baba! Diyeceğim.
Gittiğin yerden dönmek mümkün olsaydı eğer
Niye gelmiyorsun diye darılırdım sana
Sen gelmesen de, ben dayanamaz gelirdim
Ellerinden, gözlerinden öper, sarılırdım sana.
Yolculuk vakti gelen herkes gibi çekip gittin de
Yolculuğunun başladığı yer ve
Ayrılırken vedalaşamamak beni çok üzdü Baba!
Özlemek, yokluğuna üzülmek birtarafa
Varlığında
İçimden geçen güzellikleri gösteremeyişim
Sana gönlümce yardım edemeyişimin üzüntüsü
İçimden çıkmıyor birtürlü.
Bâzı şeyler olmadı mı olmuyor işte...
Hani çocukluğumuzda anlatırdın bize
Daha doğduğunda anasız kaldığını, ne zorluklar çektiğini
Olmazları, çâresizlikleri
Sen daha çok görmüş geçirmişsin, anlarsın beni
Ya çoğunu içime attığım sevgim...
Anlatamadığıma, açığa vuramadığıma yanarım.
Yanmak, üzülmek, keşke demek
Anlamsız olmasa da, faydasız.
Yine de, keşke diyorum; küçük bir çocuğun
Cesâretine, atılganlığına sahip olsaydım
Sarılıp boynuna öpseydim doyasıya
Zaman çok değerli olduğu kadar, çok ta insafsız
Velhâsıl,yaşarken kıymeti bilinmiyor
Sonunda kaybettiklerini ne kadar özlesen de benim gibi
Beş bayram geçse de aradan; gelinmiyor...
Mekânın Cennet olsun Baba!
babalara ne söylense yazılsa azdır böyle güzel bir şiiri tek dizeyle almak olmazdı yüreğinize sağlık saygılar