../..
dünya ilerliyor…Sen,içinde bir yerlerdesin.
gözünü seğirten dalgın bir gülümsemenin ucunda akıtıyorsun zamanı. kendince memnunsun da,bir yavaşlıkta bir yerlere varıyorsun… yakana yapıştırdığın iki yüzlü düşlerden belli ki dilinin altındaki iniltiye sert yüzlü anlamlar katıyorsun, donuk gülüşlerinin abajurlarını yakıyorsun yüzünde… farkında değil misin yüzüne daha çok yakışacak güneşi açtıran yaşamak velvelesini,gözleri parıldatan bir kaderi kaçırıyorsun? bak, it sürüsünü görmüyor musun ? Nasıl da haykırıyorlar sokaklara histerikli uğultularına bak! bak da anla biraz ! istasyon tellerine astığın anlar poyraz esen bir trenden el sallayacaklar birazdan. kaçırıyorsun onları… bildim değil mi ? ben bir falcıyım çünkü, umut verecek her yalana yaltaklık edebilecek… ben orada,dünyanın üstünde sana gölge edenim,tependeyim, içindeki derin sessizliğini duymazlıktan gelenim, yirmi dört yılın ardından ömründe kalan küsuratım, ben,sende döllenenim. beyninde yirmi küsur sürecek bir ağır çekimle geçmişine bir rol giydirip, yönetmen koltuğunda seyretsek, gezdirsek bir kamerayı çevresinde… Kızıldenizli Firavun duruşun ılık bir endişenin gölgesine benziyor, sana benziyor yüzündeki Tutankamon Lahdi’nin mumyalaşmış gülümsemesi. Anlamıyor musun hala ölüm melekleri her yere,her şeye ölüm bulaştırıyor… bırak,anlamayıver!Zaman şimdiyi gösteriyor işte. sav gitsin başından yüzündeki dalgınlığı, yoksa fotoğraf olacak bakışların başka bir zamana doğru akan zamanda… DELİ SAÇMASI |