BİLEN GELSİN BU MEYDANA
(SARICAKAYA-30.09.2005)
Gürgen fasulye sırığı, Yayman patlıcan karığı, İki geverlik arığı; Bilen gelsin bu meydana… Tutar ıspanak yükünü. Sular “Umarlar Bükünü.” Yetmedi suyun yekünü; Salan gelsin bu meydana… Kış gelince yakar meşe; Meşe közü derdin deşe.. Gamdan artmıyor ki neşe; Gülen gelsin bu meydana… Tarlada arpacık soğan; Zemheride kardır yağan… Yok üstüne güneş doğan; Bulan gelsin, bu meydana… Kasım, aralık yakını; Ararlar malın pakını; Verdiği malın hakını; Alan gelsin, bu meydana… Oğlu-kızını evere; Tüccar arar; hakkın vere… Kazma çepini gevere; Çalan gelsin, bu meydana… İçer tarhana aşını… Arar ağrımaz başını.. Çentik değirmen taşını; Delen gelsin bu meydana… Haller; hallolmadı gitti..(*) Halsiz kaldı; takat bitti… Onca zahmet cana yetti; Kalan gelsin, bu dünyaya… Ermez hayali samura.. Göz yaşı katmış hamura.. Diz boyu, çorak çamura; Dalan gelsin, bu dünyaya… Hepsi pişkin; yoktur hamı... “Seki”de acı payamı, Kuru meşe, sarı çamı; Dilen gelsin bu meydana… Maktada verirler sarpı… Doğmadan atmışlar çarpı.. Dolaşmaktan; şarkı, garpı; Yılan gelsin bu meydana… Tüttürecek ocağını.. Göğe açmış kucağını.. Mümkün mola bacağını; Çelen gelsin bu meydana… Gün ortası yer ayazı; Dili susar; yok avazı.. Vesvesesiz bir namazı; Kılan gelsin bu meydana… Ne, yazı hoş; ne, kışı hoş; Gece gündüz; koş babam, koş.. Göz oluğu olur mu boş? Dolan gelsin bu meydana… Kuşanan yokluk tacını; Güler gördüm bir kaçını… Evlat üryan; ak saçını; yolan gelsin bu dünyaya… Doğunca; borçsuz doğalar; Gülmedik; gülsün çağalar.. Israrı yok; bey-ağalar; Gelen gelsin, bu meydana… Nadasta geçirdi güzü; Kışta kalmış, tek öküzü… Genç yaşta körpecik yüzü; Solan gelsin, bu meydana… Kırağıdan çok çektiği; Çillendi; çimlik ektiği.. Tevekkülden yok sektiği; Olan gelsin bu meydana… Irgatlık zor gelmiş eşe.. Dört çocuğu; çıkmış beşe; Garip başın, taştan taşa; Çalan gelsin, bu meydana… Bilin mi; burçak ekmeği, Tarlada tırmık çekmeği? On kişiye, bir ekmeği; Bölen gelsin, bu meydana.. Nerde otlar; koyun, keçin? Yasaklardan yasak seçin! Yaz gelince yaylak için; Ölen gelsin bu meydana.. ------------------------------------------ Dertleri, hiç bitmeyecek!! Söz verirler: “acak-ecek”!! Sözü ateş söndürecek!! Yalan gelsin bu meydana..(**) ----------------------------------------- Dallı Mustafa’nın farkı: Vaktinde yağlıyor çarkı… Vakt gelince, evi-barkı; Silen gelsin, bu meydana.. Mustafa SUNA Sarıcakaya İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri öğretmeni./ESK. |