BELKİ BİRGÜN GELİRSİN
Belki birgün gelirsin odama bahar gibi
Doludizgin başıboş bıraktım acıları Yağacaksın gönlüme yağmur gibi kar gibi Ne güzeldir yaşamak yeniden sancıları Belki birgün gelirsin odama bahar gibi Bir uzar bir kısalır ansızın mesafeler Seni yanımda bulur yanımda kaybederim Göz açıp kapamadan geçer bir bir seneler Sevginin ocağında bir gün erir giderim Bir uzar bir kısalır ansızın mesafeler Düşlerimde sen yoksan ağu olur geceler Tinsiz beden gibiyim et ve kemik yığını Neden haber getirmez ak kanatlı turnalar Ferhat nasıl delmişse deldim aşkın dağını Düşlerimde sen yoksan ağu olur geceler Yıllırdır göğsümde ben yanardağ taşıyorum Külümden savruluyor milyarca kıvılcım Sevginin doruğunda acıyla yaşıyorum Zamanı bölemiyor artık sevgi kılıncım Yıllardır göğsümde ben yanardağ taşıyorum Kavuşmanın acısı ayrılıktan daha zor Bir isterim yar seni bir istemem yanımda Her yanım yalaz yalaz yüreğim ocakta kor Yalnız sevgi dolaşır bütün damarlarımda Kavuşmanın acısı ayrılıktan daha zor |
Bu tarzı bir kaç defa ben de denedim ancak bu derece başarılı olabildiğimkanısında değilim, doğrusu... Hatta tarz içerisinde tarz bulabilme uğraşına dahi girdim. "Aybeliz" adlı şiirim bu çalışmalarımdan biridir.
Aybeliz
Adım adım cansızım gör Aybeliz çürümüş
Bendi aşar çığlığım yüğrük bir tay binimi.
Gözlerime Aybeliz kızılca kan yürümüş
Ne vurgunlar kuşatır her dem solan tenimi
Adım adım cansızım gör Aybeliz çürümüş;
Gökte baskın bir boran yağmursuzluk bürümüş!
Duy Aybeliz sesimi sıra sıra dağlardan
Mevsimlerden sorarım başım çelen ağunu
Cümle bağban hırsımdır bahçelerden bağlardan
Toprağından saklarım mis kokulu buğunu
Duy Aybeliz sesimi sıra sıra dağlardan;
Kıskanırım hüznünü ölülerden sağlardan!
Sensiz sessiz yamandır tut Aybeliz ocağım
Bir Anka’yı kovalar yalnızlığım koynunda
Kuş tüyünden muştular beslediğim kucağım
Bin divane korkusu sokak sokak boynunda
Sensiz sessiz yamandır tut Aybeliz ocağım;
Çölden kumlar topladı buzullaşmış sıcağım!
Sar Aybeliz ışığın kördüğümler aralar
Bu şehirde hayâlin değme urgan darısı
Adressiz her gülüşün resimleri yaralar
Kulağımda esaret gecenin bir yarısı
Sar Aybeliz ışığın kördüğümler aralar;
Buse buse anılar geceleri karalar!
Yokluğunda hükümsüz bil Aybeliz gelecek
Şafakları asarım uykusuzluk yerine
Mısralarım vakitsiz şefkâtinle gülecek
İn inmeler narına damar damar derine
Yokluğunda hükümsüz bil Aybeliz gelecek;
Şiir yaşar elbette ancak şair ölecek!
30 Mayıs 2005 // T A R S U S
Hakan İlhan Kurt
Tabii ki bu tarzı günümüzde Türkiye'de en iyi bir biçimde uygulayan "Mona Roza" resitalleri ile Sezai Karakoç Beyefendi'dir. Türkiye'de diyorum zira aynı tarz Çağdaş Azeri ve Çağdaş Türkmen Edebiyatları'nda da yer tutmuştur.
Nihat Yücel Ağabey'imi Türk Söz İlmi'ne katkılarından dolayı Türklüğümün verdiği hak ile kutluyorum.
Biliyorum... Kavuşmanın acısı ayrılıktan daha zor!