BUZ TUTAN GÖNLÜM
İsyanlarım kudurdu bu gün.
Tüm küstahlığımla kıskandım sevdalıları. Öyle kabardı ki alevlerim, Tıpkı sen gibi, Alaycı gülücüklerle, Yakmak istedim sevenleri. Bu gün efkarlıyım. Ağıtlarım sessiz… Geceler sensiz… Düşünceler ayaz. İçimde sızı.... Bir damla olmak istedim bütün benliğimle. İster yağmur, ister gözyaşı. Yeter ki, senin yanağına konsun. Ama, rengi kırmızı… Küstah gülüşün kadar ömür biçtim kendime. Çaresizliği demleyip içerek, derman aradım Katmer katmer buzlanmış gönlüme, Bir parça umut bekledim, Eyüp Peygamber sabrıyla. Gıpta ederek düşündüm örümceği… Sevdalısına yanan, Ölümü, ördüğü ağında olan… Evet… İsyanlarım kudurdu bu gün. Zihnim boz bulanık. Zeytin karası umutlarım da çare olmadı. Fırtınalar kopuyor içimde. Nefret yağıyor bulutlarımdan. Kelimeler Lime lime oluyor dilimde. Hepsi üzgün… Hepsi param parça... Hepsi aynı biçimde… Isıtmak isterken donan güneşi, Dokunmadım buz tutturduğun gönlüme. Bilesin ki; Senin içindi inlemelerim, Senin içindi yanışı, ve Senin yüzündendi donuşu….. Atamadım yürekten sızımı, Satamadım. Hep güdük kaldı düşüncelerim… İçimde kan kusan bu ayrılığın sancısı, dilimde bir ecel türküsü: “Söylemem adını gönlüme haram Seni düşünürken havıkır yaram Ayrılırken salladığın mendili Gönder posta ile yaramı saram”.... Şükrü Türkmen * Havıkmak: Yara cerahatlenmek, şişmek, azmak. |