DERİNLER 18.12.2009
En son bir fotoğrafsın bir türlü çekemediğim
Tuvalde yarım bir resim ama bilmezsin Bilemezsin renkleri bir türlü veremediğim Bir kitap başucumda sonunu hiç değiştirmediğin Bir yangın öyle içten kalakalmış ruhları kavuran Rüzgarından ürkütüp ardına baktırmayan Her gün yenisi tükenmiyor tüten duman İstanbul’un küçük elleri kimi zaman Bazen Bursa’nın küçük ayakları tekrar başlatan O canım göl çalmış kızıla uzaktan uzaktan Geceleri yayılır ıslak dualar bizim namazgahtan Bahçesi selvili sıcak taşları kan ağlayan Eski bir elbise üzerinde saçlardı gece yağmurda ıslanan Ahşap cevizden sandıktı eskilerden kapağı aralanan Eşsiz el işi nuru oymalar tüm gözleri kamaştıran Küçücük bir nefes ve ardından kapanan Kapanırken bu hayatı birlikte karartan Beliriyor usul usul hoyratça ucu sonun Ne sen bilebildin ne de ben fark edebildim Sade başlangıcıydı bu ömürlük eziyetin Başka ömrümüz var mı sordum söylemedin Çok acıdır hiç kimse anlam veremedi Gözlerden akan canların deli hasretliğini Duyguların bitmez uyumlu nazik danslarını Birbirini tutamamış tenlerin bebek ellerini Ve soğuktan yakan hüznünü buluşmuş ruhların Sevmişlerin o bitiren sarhoş iştahını Hele eski sandıklarda o toz konmayan Tutsak sevdaların sessiz haykıran ağırlığını Olmadı bizden başka taşıyan Sen bir tutam saklarken yine derinlere Ben gönderdim koca bir hayat göklere Tutunmuş kulaklarında keskin bir melodi Sürekli kolunda o fısıltı bir radyodan eski mi eski Başka bir yaşamın kendisi titrek ellerindeki Biri bırakırken canı diğeri zorla bıraktı cananı Döküyor dikili ağacım eteklerine yapraklarını Döndürdüler geceye tüm zamanı Katran kara her yer bir fener geriye kaldı By BY |
kaleminiz var olsun