..Sözüm O'na..dur, ara ver sönmüş cümlelerine kon parmak uçlarıma,kelebek misali ama, gitme.. kar yağardı hafiften,ince ince yüzünün şekli,al yanakların gibi üşüşürlerdi peri kızları dudaklarına,yapamadıkların dize gelirdi suçüstü bastırırdı bir kırlangıç, esintisi geceden, gözleri âmâ bir iklimin güvertesine inmişti sanki hâlâ ülkesi özgürlük şehirlerinin,bir görebilsem, tıpkı gözlerinin lâl duruşu gibi, usulca,sessizce,kalabalıklar ardında,bekler beni.. sözüm ona çok sevmişti şehirleri.. ansızın,ummadığın bir anda, istiridye kucağından bir inci karşılardı yüreği öyle toz pembe düşlerin kullanıcısı olmayı bilemedik, ne yazık parlak değildi gümüşten elleri en son yalancı olmayı oynayamadık,küstük,barışamadık sokak aralarında aylardan bir haziran tuttuk içimizden,sarıldık,belki korktuk ılık ılık yanan ateşten.. sözüm ona harlansın diye tüm geceler, biz gündüzleri rafa kaldırdık.. hâlâ peşinde,kaçamak aşkın,sarih gölgesi kafiyesiz şehirlerin sokaklarında,bir isme muhtaç,derin sancı,aşk gibi nice gözden boşanmaların vardır senin,niceleri umrumdaymış gibi başka türlü olmuyor,kalan bilir bir yapraktan süzülünce katreler,yaşadığın aşikâr cam buğusuna inat,tüm kelimeler ilk yazı oluverir el değmemiş bir şarkıda son sözü söyler gibi.. uyur uyanık bir halde şair ruhlu serzenişlerim ne sen anla söylediklerimi, giderayak! ne soğuk şehirlerin kaldırımında biriktirdiğim şiirler anlasın gideceğini son rıhtım, son durak... |