Fil Sırtında Bir Cam Sarayilkin kanını içerim gece boyunca sırtına binip yıldızları yaktığım iki ayaklı zürafanın sonra kemiklerini dağıtıp muammaları çözerim sonra da çökerim fil sırtındaki cam sarayın penceresine çölün en son noktasındaki çıplak kadına doya doya bakarım düşler / düşler dillerimi kırarım soyar onu güneşte yakarım nar taneleri gibi dökülür kumlara külleri ağzından bir altın balık çıkarırım ve çöl döner köpüklü bir denize kıyıları keskin kırma kayalık koylardan derine purpur renginde bir ayın gündüzleri saklandığı ine inerim boynumda taşıdığım on boğumlu altın sicimle düğümlerim kırılmış güneşi ellerimle fil sırtında cam sarayın kırık basamaklarından düşerim sonra gider yüreğimi sırtı çapa izli bir yunusla ufka gönderirim bilirim zürafa kanı akmasa düşler kuramam yıldızlar yanmasa sevdalanamam çölde bir kadın canlanmasa ben yaşayamam düşler / düşler dillerimi kırarım gerçekler yıkılır ben fil sırtında cam saraylarda konaklarım |