küçük kedicikbütün bildiklerini bana anlat küçük kedicik neden yalın ayak koşar sabahları serçeler ölenlerin bir su sesi uğruna öldüğünde seslerinin neden duru bir su gibi aktığını bütün bildiklerini anlat bana küçük kedicik sokak şarkıcılarının sazlarının neden kollarının açık öldüğünü rembetikanın kız kardeşi değil miydi yörük ali efe’nin rüyasına giren her rüyanın bir al yuvarı olduğu onun içinde gece masallarının saklı olduğu komşu ülkeden gelen ırmakların döküldüğü yerin kalbimin kalbine tam da dokunduğu yer olduğu doğru değil miydi bütün bildiklerini unut küçük kedicik artık ne tersine esiyor yel ne yelin adı yazılıyor tersinden sen en iyisi mi bütün bildiklerini unut ne geldiyse başına bildiğinden geldi ölümü nefesinden çekmenden unut unutabilirsen artık kollarında kırılan kristalleri ve onun izlerini saman yolundan tarihin saçlarını okşamasını yalandan unutabilirsen unut bütün olup bitenleri yeniden yazmaya kalk istersen tarihini elinden tut şiirin ve acıların tarihini belki o zaman saçları saman sarısı alevden bir heykel kulağına fısıldar rüzgârını ihanetin kimi yolculuklara kimi şarkılarla çıkarsın tek tek notaları hatırlarsın bir kuşun kanadından geçen kurşunların açtığı yaradan bakarsın seni bir avuç çamurdan yaratan gözlerine sihirbazın gördüğüne inanamazsın küçük kedicik ben inanamadım elimde dağılan çamurdan kalan şiire ve onun kalbime verdiği ölüm emrine sen inan. |
yörük ali efe’nin rüyasına giren" kaleminize sağlık...