Oy Trabzon
Memleketim sorsan, bir umman ili
Avradı erkektir, herifi deli Çaylığı süpürge, fındığı çalı Yetimsin, öksüzsün, üvey Trabzon Kemençe çalınca başlar horona Nasıl anlatayım, bilmem sorana Getir el basayım, Mushaf Kuran’a Hocasın, hafızsın, papaz Trabzon Kâh deniz, kâh orman yoktur ovası Sanki “Bolubeyi”, bitmez havası Çokları gurbette, ekmek davası Garipsin, mahzunsun, hüzün Trabzon Nüfusu hep “Trabzon” taraftarıdır Şampiyonluk hepsinin hayalidir Taraftar değil de, sanki validir Hayırsız, vefasız, hırçın Trabzon Mısır unu yoksa o yemek olmaz Halis tereyağ, tadına doyulmaz Yemediysen “guymak” doydun sayılmaz Ekmeğim, suyum, tuzum Trabzon Hamsiyi saymazsam, hatırı kalır Karalâhanadan çorba yapılır Mısır püskülünden duman tütülür Efkârım, gamım, keyfim Trabzon Hasır bileziğin, hep alın teri El işi tabancan, var mı benzeri İki fıkra “dedum”, sildim kederi Kahkaham, gülüşüm, nazım Trabzon Uşakların ismi hep Temel, Dursun Fadime’m, Emine’m, hayaller kursun Dünyada sevenler, seveni alsın Erkan’ım, Volkan’ım, sözüm Trabzon Seni anlatmaya dilim “afkurur” Nefesin tüketir, beyhude durur Gurbet ellerinde İsmet’ im çürür Kütüğüm, toprağım, taşım Trabzon İsmet BABAOĞLU |
bayıldım bu şiire
tebriklerimle.