sen.../...bana gelmek için gittin. II (uğurlama )ve sen giderken takvim yaprakları on üç kasımı gösteriyordu içimdeki zamansa sanki durmuştu hazanmıydı aylardan? oysa daha dün bahar açıyordu gülüşlerimde şimdi ise mevsimler bile üşümekte evet sen gittin ve tıpkı yine bir kasım akşamı kulağına fısıldadığım gibi sen bana gelmek için gidiyordun ve ben yine ağlamıyordum ardından hüzün hüküm sürsede gözbebeklerimde yine dudağımın kıyısına bir tebessüm yerleştiriyordum sen gitmeden o gece sabah olsun hiç istemedim nefes alışını düşündüm gün ağarırken duyduğum ezan sesinle seni O’na emanet ettim ve sen uyurken gideceğin ekmek kavgasından hemen önce bir lokma ekmek ve bir bardak çaydı katığımız en sessiz kahvaltımızdı o sabah cesaret edemedik konuşmaya özlem cümleleri yasaklanmıştı ve hasrete dair kelimeleri cıkartmıştık lugatımızdan sen giderken son dakikalar subjektif bir kavgada birbirini kovalıyordu saat sıfır altı otuz beş ayrılğa az kavuşmaya çok kala sen giderken çocukluğumdan beri otobüse varmak için gittiğim yol değişmişti sanki evet belki sabah mahmuruydu gün ama binlerce kez geçmiştim bu yoldan hiç bu kadar sessiz değildi daha önce yağmurlu hallerinide bilirim ama sanki bu kez yağmur bile bir başka ağlıyordu sessizce sen giderken ellerimdeydi ellerin bir sus oluyorduk, bir pus sonra birleştirip sessizliğimizi sus-pus sen giderken yine çok az konuştuk ve o bilindik sahne sen otobüse biniyordun ben oracıkta taş kesiyordum ağlamıyordum gözlerime dolan bir kaç damlayı saymazsak eğer yiğitlikte vardı ya serde, söz vermiştim bir kere veda havası olmayacaktı ve ben ağlamayacaktım sen giderken hayatımın en zor uğurlaması olmuştun son sarılışımızdaki aldığım en derin nefese hapsettim kokunu ve sevdiceğim sen gitmeden bavulunun ön gözüne yüreğimi koymuştum bir de o çok sevdiğin gülüşlerimi unutma sevdiğim yaşamsal devinimim yettiğince seninim izlerin bu kadar işlemişken içime kimbilir belki de senin sonsuz mavinim ve sen giderken aslında gitmediğini biliyordum o yüzden en çok gidişlerini seviyordum. Gülay Bulut |
takvim yaprakları on üç kasımı gösteriyordu
Unutulmayanlar ,malesef derin ve güzel de bir sızı...
Kutlarım şairemizi...
Sevgiler...