Ömrüm derim yazdığım her satıra
biline ki duyula ki
kalemim emanet aldım çocuksu düşlerimde
sayfaların beyaz köpüklerinde demlerim sözü
içinizde bir yudum içen var mı?



yok öyle mahsunluk rolu bendenizde
açık sözü severim
bazende cellat siması çizerim yaralı şiirlerime
kızdırırım gözbebeklerimde şair kimliğimi
dönüş olmayan kapkara közler bırakarak yarına
şairler ölür mü sorarım ilham perisine
ölür mü ölür mü deyin var mı?



yarım yamalak bıraktığım heceler
düşlerime gelirken utanırım kendimden
ulu orta çıplak bedenden parçalara ayırılırsa sözcüklerim
kir pas içinde kalsa ellerim
unuturmuyum hiç ben
ruhumu şiir deryasında yıkamamayı
ak pak karşımda kainat
bana yanlış diyorsun diyen var mı?



eteğinde silkelemeden bulut yağmur damlarını
kaç satır boğulur gözyaşımın selinde bilmem
ben suçlu değilim?
imdat çığlıkları kelamın ince belinde
bir var ki güneş marifet bekçisi bende
yıkar yıkar kuruturum imgeleri
şair ağlasa gören var mı?



şairler tanırım kerpiç damlarda okurken şiirlerini
tel somyada bedenlerin dinlendirken
Ya da nemli duvarlara özgürlük dizeleri yazarken
Ya da vatanım diye feryat ederken
batıyor gemilerim içi su dolu leğende
peki ben ne istiyorum cevabını veren var mı?



Durun! Soran benim
aşk nefret ayrılık
hepsi kuranazca gelir dilimin ucuna
sever sevişir fırlatır atırım kelimeleri
şiir tezgahında ustalaşırım
azıcık gülüş bulunca gecem
sabaha virgül baygın bulur kendi
okur okur noktayı koyarım
şiir bittiii! haberiniz var mı?


11-11-2009

ist