Kırık Kalp
Kırık bir kalp vardı bir zamanlar
Bir kenara atılmış Bir hainin elinde paramparça yırtılmış Tutup kaldırmıştın onu sen, atıldığı o yerden Üflediğin nefesle can bulmuştu yeniden Olmuştun gökyüzünde onun yılba yıldızı Silmiştin kalbindeki o eski vefasızı Öyle derinleşmişti sana olan tutkusu Kaybetmekti seni de şimdi bütün korkusu Seni düşünmeden edemiyordu artık İşinde sen Gücünde sen Hayalinde sen Düşünde sen Sen sarmıştın benliğini Sendin hayatındaki değer verdiği varlık ... Dünyasını sarmışken onun böyle sıkıca Çektin gittin bir gün uzaklara, usulca. Kaldı yollarda gözü, bekledi umutsuzca Fakat ne haber verdin ne de döndün geriye Korkuyordun ona delice bağlanmaktan Bu limanda demirleyip, gemileri yakmaktan ... Nasıl da akıp gitmiş aradan bunca yıllar Sönmüş artık yılların gem vurduğu arzular Bitirmiş hevesini akıp giden seneler Bitiren o hevesi belki de sayılı günler Şimdi hasta o yaslı kalp çok yakında duracak Ama içinde taşıdığı, inan hep sen olacak ... Unutma gitse de sessiz, sedasız Gitse de uzaklardaki sonsuzluk ülkesine Ellerini bir kez olsun sımsıkı tutamadan Kapı eşiklerinde sarılıp kalamadan Şöyle türküler söyleyerek dolaşamadan sahilde hesapsız, kitapsız. Hayal et onu hep yakışıklı ve genç Bazan da ağla hıçkıra hıçkıra hiç utanmadan. Hayaller kur gelmeyecek olan geleceğinize Ama sakın kırılma Bırakıp gidişine asla darılma. |