Yorgun HayatBakışları;morgdaki bir cesetin ölmeden önceki son çığlığı gibiydi… Titrek,ürkek,zavallı ve çaresiz. Sonu gelmeyen muson yağmurları varya,boşanıyordu gözlerinden. Çıksa ağzından kelimeler…inci gibi, Dizilecek önüme peşisıra. Oysaki o sadece bakıyordu… Titrek,ürkek zavallı ve çaresizce. Hayatın acımasızlığına karşı yapabileceği hiçbirşeyi yoktu. Korkuyla burun buruna yaşaması kaderimiydi bilinez. Bembeyaz duvarlar üzerine geliyormuş gibi korkarak bakıyordu insanlara, Ürkerek… Güzelliğinden hiçbirşey kaybetmemişti. Güzeldi. Beline kadar uzun saçları,beyazdı… Ölüm kadar beyazdı yüzü. Mavi gözler ve vişne yarığı dudaklar… İnce uzun parmakları… Her gün ölüme yollardı onu babası… Mahallenin en güzel kızı… Dayanamadı…Kaçtı… Her şeyden… Hayatın acımasız yüzüne tokat attı. Kaçtı…Geleceğine,hayallerine. 9 haziran 1969…evlendi. Mutluluktu hedefi… tam onikiden isabetledi. Zavallı yaralı kalbi… Hiç tutarmı kocası ilk aşkının yerini. Yoruldu sonunda…hayatı yormuştu onu. Hayat onun önüne hep uçurum çıkarmıştı. Ama o her şeye rağmen yeni hayata yelken açmıştı, Bir kızı birde oğlu. Kızına ‘sen benim yüzüme gülmeyen hayata inat tek gülen hayatımsın’diyerek adını HAYAT koydu.kızı ona hep güldü. Oğlunun adını UMUT koydu…Çünkü zor anlarında hep umut ederdi. Dedim ya her şeye rağmen yorgundu kalbi. 9 ağustos 1985.bir damla yaş düştü gözünden… Ayrıldı ruhu yorgun bedeninden. Kısmet Demirdöken... |