Bu Şehir(Son Mektup)
Bu şehir var ya
Ah! bu koca şehir Adımı anmadan, Veda etmeden, Çekip gittiğin bu şehir Şimdi sensiz ve sessiz Yıkılası bu şehir Beni boğan, viran şehir… Biliyorum artık, Bu sokaklar dar gelecek Boğacak beni kaldırımlar Ve ben kendimi En kuytu köşelerde bulacağım Kalabalıklardan kaçacağım İzbe sokaklarda Tek başıma dolaşacağım Belki bir viranede Ya da salaş bir kahvede En ücra masa da Kâsif duman altın da Sigaramla, nargilemle Haşır-neşir olacağım Üflediğim dumanda boğulacağım Geçmişi anacağım Geleceğe yanacağım Anılarda kaybolacağım Dalacak gözlerim ta uzaklara Yine gözlerin düşecek aklıma Yeniden vurulacağım Kendimi sende bulacağım Aslında hiç olamadığım kadar Sen de olacağım Beni düşündüğünü sanıp Öyle avunacağım... Gün gelecek Çekilmez olacak bu şehir Ağır gelecek Dostlarımın selamı bile Kendimi dağlara vuracağım Mor sümbüllere Nergislere bakacağım sen diye Biraz mahzun,biraz boynu bükük Ama sen hiç bilmeyeceksin Gökyüzünü seyredeceğim Bulutsuz geceler de Sen sayacağım, En parlağını, en uzağını Ve bir of çekeceğim En haşmetlisinden Dağlar inleyecek Bir sen duymayacaksın Ve sen geleceksin yeniden Mutlaka yolun geçecek bu şehirden Unutmadıysan adımı, beni anarsan Belki soracaksın eski dostlardan ‘’Alıp başını gitti’’ diyecekler Bilmeyecekler, Sen hiç bilmeyeceksin Son gördükleri yeri söyleyecekler Boyun bükecekler, üzülecekler… Biliyorum ağlayacaksın İki damla gözyaşı süzülecek Bir sessiz çığlık olacak Bir tufan kopacak içimde Hissedeceğim yüreğimde Kurşun yarasına denk Yeniden vurulacağım Sen; düşlerimin katili Sen; adresi meçhul sevgili Bu son mektubum olacak Hiç okuyamayacaksın Hiç kimse okuyamayacak Çünkü üzerinde pul olmayacak Bende kalacak Bir ben okuyacağım ara sıra Merhemdir diye gönül yarasına Her seferinde yeniden vurulacağım Çaresizce susacağım Ve sen hiç bilmeyeceksin 04.11.1989 |