Metruk Aşklar Viranesi
Benimki,
Üst üste istiflenmiş, Kızıl,karanlık yıllardan Örülmüş bir hayat hikayesi; Derin uykusuna terk edilmiş... Ne yaşamaya, Ne anlatmaya Değmezdi ki hiç bir şeyi... Yıllardır Dilimde sahte bir mutluluk teranesi, Dudaklarımda buruk bir gülümseme... Gönlüm ise Bir metruk aşklar viranesi... Ve yine yıllardır, Her gerçeğimin üstünde, Kızıl,karanlık bir sis perdesi İçinde, Kendimi varlığına inandırdığım Sahte,pembe bir huzuru yaşıyorum... Hayat yolunu tamamlamış birinin son nefesi, Bir an araladı kızıl,karanlık perdeyi, Ve beni o derin uyku halimden Uyandırdı sanki İsrafil’in üfürdüğü Sur’un ilk sesi... Bir kıyamet alarmı ki sardı tüm benliğimi, Dinmiş bütün ağrılarım yürüdü ruhuma, Sanki dünya dertlerinin tamamı Tonlarca ağırlıyla bürüdü kalbimi... Koptu her hücresinden bir feryat, Ve Her zerresinden bir ağıt... Birden karşılaşmak kara gözlerinle Sur’undan yükselen İsrafil’in İkinci alarmıydı sanki, koptu artık kıyamet... Kalbime söz anlatmak ne mümkün, Yok bu acıya nihayet... Sıfırlandı geçen zaman, Tükendi sözlerinle Ve yaşananlara, Devam kaldığı yerden, Her şey sil baştan, Yeniden... Hüzzam makamında bitmez bir sevdanın, İnatla tekrarlanan hüzünlü nakaratları, Yine yükseldi ruhumun bam telinden... Ey küllenmiş gönül yarasına Tuz,biber eken peri! Aşk derdinin bir şifası Olsaydı zehirden, Bir dolu verseydin İçseydim elinden... |