Eylül Semahıdokunuşunun esintisi sarstıkça ruhumu perdahsız dizeler saçılır ömrüme ey hayat ! sözcüklerin raksı basar dallarımı yola düşer suskunluğum yarin bağındaki üzümlerden süz şarabımı acının kekremsi tadını doldur kadehime hancı çek kınından hançeri davetsiz bir misafirim bu handa yüzün ağır bir demir kapı kapanır yüzüme yanı başımda ölümün hayaleti uyur ince ince dokunur gönül tezgahında son yalnızlık uyduruk bir sevinç asılı kalır feri sönmüş gülüşlerde bakışlarda doyumsuz bir hüzün yontusu kana kana içtim zehrini pınarlarından ey hayat ! fani rüzgarına karıldım durdum duruldum ağlamaklı eylüller derdim arka bahçelerinden sustun sen gaipten sızan fısıltı sen mavisi yolunmuş düş kum saati içindeki sancılı zaman sen hayat çek med cezirini gözlerimden ki gözlerim sığmaz hiç bir göğe ölüme benzer her savruluşum 05 eylül 2009 suna hemengül |