Gitmeseydin...
Gitmeseydin iyiydi,
Ama gittin baba! Hiç dönüp baktın mı arkanda bıraktıklarına? Görebildin mi? En kocaman adımlarınla kaçarken, Tomurcuklanmaya hazırlanan üç goncanın nasıl solduğunu? Gelirsin diye içimde büyüttüğüm umutlarımla, Nasıl yaşadım o kapkara geceleri? Nasıl bekledim hiç doğmayacak güneşleri? Görmedin, farkedemedin BABA! Ayakta duruyorum diye güçlüyüm sanma, Yıkılmak üzere inşa edilmiş temelsiz bir barakadan hiç farkım yok İnan BABA… Seni aradım ben sığındığım her limanda. Yıkıldım, Bulduğumu sandığımı anladığımda… Hatalar yaptım, hatalar üstüne Sence suçlu muyum? Söyle, söyle BANA!! Ben koca bir ömrü yargılamaya çalışırken Yüreğimin mahkemesinde; Sen çoktan giydirmiştin hükmünü… Bakmadın bile sanık sandalyesine. Çoktan terk etmiştin, reddetmiştin bizi… Hiç acımadan kırdın! Kuruttuğun dalları Ve savurdun hoyrat deli bir rüzgara… Şimdi uzun metrajlı yaşanmış bu dramdan Çınlayarak yankılanan tek cümle kulaklarımda Ve gözlerimde donup kalmış o kare, Acı bir hatıra… Topladın hepimizi askerlerin misali bir araya, dizdin içtima sırasına; Dökülüverdi dudaklarından; Her bir harfi hançerden, her bir kelimesi zehirden, O beter sözler. “ Size merhametim kalmadı artık! Hepinizi evlatlıktan reddediyorum” Öldürseydin o anda, Canım yanmazdı, gözüm açık kalmazdı BABA! Sen yaralayıp attın akbabalara! Daha onsekizimdeydim , çocuktum İhtiyacım vardı sana ve beni bağrına basacak bir anaya. Sen beni yapayalnız bıraktın Amansız bir kasırganın ortasında… Yine balık tutmaya gidersen bir ilkbahar sabahı, Bir dere kenarına. Dokun! Şebnem düşmüş yapraklara, Bastığın yerdeyim! Başını eğsen beni göreceksin. Gözlerinin rengi yansıyacak mavi mavi, gözlerimin yeşiline… Tüm yaşanmışlıklara inat, bir kız bakacak sana, Çocuk gözleriyle bilmesende… |