ESKİ MERSİN
İrdelemek gerekir en saklı sırları
Unutma orman kenarı yeşil kırları Otlayan büyükbaşları koy manzaraya Mevsim ilkbahar ise doyma manzaraya. Akdeniz sahili ne sıcak ne de soğuk Dolmuş camları nefesten buğulu boğuk Mersin sokakları inler korna sesi Aniden duyulur acı bir siren sesi. Eskiden diye hayıflanırız hepimiz Şapka çıkarılırken şimdi yok kepimiz Hatırşinas az ve öz bir topluluk idik Sahilleri kum, denizi mas mavi idik. Portakal bahçeleri limanla iç içe Tarım alanı sulanırken su içe, içe Alın teriyle kokardı feodal bağlar Yaylası yüksekten selam verirdi dağlar. Tarihi mekânları ayrı bir güzellik Zengin, fakir bulunur iken her özellik Damak tadı nefis yemekleri çok doğal Sözüyle özüyle sadıktı, kalpler doğal. Şimdi birbirine girmiş eski değerler Ah diye iç çeken cümlelerde meğerler Sahip çıkınız demişti Mustafa Kemal Naçar, bir pişmanlık içinde cümle cemal. Kapı açık kalırdı seyahat zamanı Buğday tarlalarından gelirdi samanı Hırsız nedir bilmezdi Mersin ve Mersinli Ah ki ah, binler ah ediyor, ah Mersinli!.. |
Buğday tarlalarından gelirdi samanı
Hırsız nedir bilmezdi Mersin ve Mersinli
Ah ki ah, binler ah ediyor, ah Mersinli!..
****************************
Mersin, iyi dersin/iz de, yurdumuz her yeri öyleydi. Herşey gitti tersin tersin...
Efendim, Takdirlerim ve saygımı bırakıyorum . Gönlünüz varolsun!