UNUTTUM ANNE
unuttum anne
Yaşamak boğazım da ilmik oldu, hayallerim askıda ne zamandır umutlarımınsa cenazesi çoktan kalktı unuttum babamdan kalma yoksul öyküleri, ilkokulda ki siyah önlüğümü herkes susunca fısıldadığım dileklerimi unuttum. Çokta önemi yoktu aslında , iç kanamanın yada diş ağrısının sonra yüzüne baktığım insanların, tuhaf merhabaların… Yaşamak göğsümde ki muskanın çengelli iğnesi sadece sadece bende unuttum belki de yeniden sevilebilir olmayı… Bildiğim şeylerin en doğrusuydu belki de, annemin aslan oğlum demesi yanımda volta atan yalanların çömelmiş doğrusuydu aşkların sırtı dönük gideniydim oysa, kumarbaz bakışların iflas edeni, zar tutan umutların, hep kandırdığı çömezdim Aslında hiç bilmedi annem, aslan bir oğlan olmadığımı, kimselerin olmadığı yerlerde yıkılıp kaldığımı yaşamak her yanımda kurşun, yada izmarit kokusu paltoma sinmiş devrik cümlelerimin öznesi, yaşamak unuttuğum bir şey… oysa unutma demişti annem “hava soğuk, sıkıca giyin ha bir de anahtarlarını da unutma” demişti unuttum annem, hatırlamıyorum bile nasıl yaşanılır ve hokus pokusların sihrini ve nasıl ölmem gerektiğini... dahası sıkıca üstümü giyinmeyi de unuttum anahtarlarımı da unutmuşum anne… 2005 |